Elimize tesadüfen bir kitap geçti. Şu anda piyasalarda bulmak mümkün değil. Kitabın sayfalarını karıştırdıkça şaşırdık. Siz okuyunca sizlerin de şaşıracağına eminiz.
Kitap bir Ermeni tarihçi tarafından 1804 yılında yazılmış 11 ciltlik bir çalışmanın, Osmanlı’nın idari yapılanması ile ilgili olan ilk 3 ciltlik bölümü ile ilgili.
Elimizdeki kitap ise, işte bu üç ciltlik çalışmadan önemli bilgilerin derlenmesi ile oluşturulmuş. Bölgemizle, trakya yöresiyle, Silivri ile ilgili gerçekten çok ilginç bilgiler yer alıyor. Biz şaşırdık, şimdi şaşırma sırası sizde!
Kitap Hakkında Genel Bilgi
Osmanlı Devleti’nin İdari Taksimatı
Osmanlı Rumeli’si
Silivri
İstanbul’un 12 saat uzağında, Marmara kıyısında bir kasaba olan Silivri’de yıkık bir kale vardır ki burası, bitişik evlerle beraber Yukarı Şehir adını taşır. Bunun aşağısında, içinde büyük tahıl ambarı bulunan geniş yaroş vardır.
İpertimos unvanı ile bir metrapolitlik makamı olan Silivri’de, bir tepenin üzerinde eski bir kilise vardır. Burada ermeniler de vardır. Silivri’de hanlar, hamamlar ve camilerden başka, 940 (l533)de ölen Piri Paşa’nın türbesi de mevcuttur. Türbenin yanında bir sıcak su kaynağı vardır. Edrene ve Selanik yolu Silivri’de iki kola ayrılır. Sağa doğru yiinelmiş olan <Orta kol>dan bir günde Çorlu’ya, sola giden ve <Sokol> denilen koldan da Tekirdağ’a gidilir.
Silivri, Herodotos, Strabon ve Ptelemeos’da görüldüğü gibi, eskiden Silivria, Skilaks ve Stefanos’a göre de Silimvria adını taşırdı ki bu ad latin yazarlar olan Mela ve Plinius’da kendi dillerine göre Selimbria olarak geçer. Trakya dilinde <vria> eki sehir anlamında olduğu içindir ki Strabon Onu <Sili şehri> diye tercüme etmiştir. Suidas, <epifanios> kelimesinin izahında Silivri’ye Olivria, Sokrates de Salavria diyor, Kalketon Koıısili zabıtlarında ve Nikeforos’da ise şehrin adı Eudoksiupolis olarak geçer.
Prokopios’a göre, imp. İüstinianos, Silivri’nin yıkılmış surlarını tamir ettirmiştir. Yazma Cihannünıa’da okunduğuna göre, Karadeniz’e ulaşan uzun sur, şehrin üç mil uzağından başlardı. İmp. Anastas’in yapmış olduğu bu surun inşası, bazı yazarlara göre Imp. Teodos’un zamanında bitmiştir. Evagrios, rumcada Makron dikhos (yani Uzun sur) denilen bu surun İstanbul’un 40 mil veya 280 stade uzağında olduğunu, Prokopios da onun, aralarında iki günlük mesafe bulunan iki denizi birleştirdiğini söylerler.
Adı geçen sur, Marmara ve Karadeniz ile çevrili olup, bir yarımada vaziyetinde olan Trakya’nın bu mamur kısmını barbar kavimlerin saldırılarına karşı korumak için yapılmıştı. Surun uzunluğuna göre yeteri kadar asker bulunmadığı için İmp. İüstinianos surun yıkık kısımlarını tamir ederken birçok yerleri tahkim etmiş, kuleden kuleye geçiş yolları kapatmış olup, koruyucular düşman saldırılarını kolayca tard edebiliyorlardı. Suidas’a göre, surun genişliği 80 kadem, uzunluğu da 60 mil idi. Nikeforos’un dediğine göre, sur çakıl taşı ile yapılmış ve o kadar heybeili idi ki bir dağ manzarasını meydana getiriyordu. Manuel Khrisoloras da: <Sur yalnız Makron dikhos (uzun sur) değil, aynı zamanda haklı olarak “Yüksek” diye vasıflandırılmalıdır> der. Aynı surun bugün yalnız yer yer toprağa gömülmüş parçaları mevcuttur.
Semizkumlar, Silivri’nin batısında, sahilde bir eşkıya yatağıdır.
Kınıklı, Silivri ve Çorlu arasında, her birinden dörder saat uzaktır.