Eski Silivri kilisesi ve bugünkü Fatih Camisi altında bulunan bu sarnıç, 1980 yılına gelinceye kadar bakımsız, yer yer duvarları oyulmuş, içi mahallenin çöpleriyle dolu viran bir yapıydı.
Bu yıllarda yeni Fatih Camisi yapılırken, Vakıflar idaresi sarnıcı restore etmiş, içinin elektrik donanımını yaptırmış ve şimdi görülmeye değer güzellikte bir eser ortaya çıkmıştır.
51,50 m uzunluğunda, 10 m genişliğinde olan sarnıç, kuzeyde biçimli taşlardan yapılmış yüksek bir duvarla sınırlandırılmıştır. Bu duvarın subasmanında (etek duvarı, üst temel) eskiçağa ait (antik) malzeme bulunmaktadır.
Sarnıcın içi bir dizi destekle iki sahına bölünmüştür. 1.27 m. x 1.27 m. genişliğinde, kare biçimi i payelerden oluşan bu dizinin yanı sıra, kuzey ve güney duvarlarına bitişik payelerin yardımıyla, kemerler ve kubbelerle örtülü bölümler oluşturulmuştur.
Payeler, kemerler ve kubbeler özenli bir işçilikle, tümüyle tuğladan yapılmıştır. Kubbeler konsantrik (ortak merkezli) katlar biçiminde yerleştirilmiş kare ve yuvarlak tuğlalarıyla ilginç bir görünüme sahiptir (11 çift kubbeyi taşıyan ortadaki 11 payenin dışında, kuzey ve güney duvarlarına bitişik 12 şer paye ve doğu duvarının ortasında da bir paye bulunmaktadır.)
Halen sarnıcın batısında, tavanının beşik tonoz biçimde olduğu anlaşılan, ama restorasyon sırasında açık bırakılmış bir bölümü bulunmakta ve bugün sarnıca bu bölümdeki bir kapıdan girilmektedir. Bu bölüm (yaklaşık 4 m genişliğindedir), asıl sarnıca dört kemer açıklığıyla bağlanmaktaydı. Sarnıca güneydoğu köşesinden gelen su, bu bölümün kuzey ucundaki, sarnıcın dışına yapılan bir çeşmeye akıyordu. Ayrıca sarnıcın üzerinde su çekmeye yarayan havalandırma ve temizlik işleri için gerekli delikler vardı.
2000 m3 su alabilecek kapasitede olan sarnıcın duvarlarında, Bizans döneminde kullanılan, su geçirmez karakteristik bir sıva bulunuyordu. Günümüzde bu görkemli yapıtın içinde, Silivri’nin çeşitli yerlerinden getirilmiş sütun başlıkları, mezar taşları, lahit parçaları vb. eski kalıntılar korunmaktadır.