Silivri’den 18 km. uzaklıkta ve kuzeybatısında, Kınalı-Çerkezköy yolu doğusunda verimli bir arazi üzerinde kurulmuş, 36.000 dönüm bir alana sahip, 80 rakımlı, 504’ü kadın, 478’i erkek olmak üzere toplam 982 nüfuslu bir köydür. 233 hanesi bulunmaktadır. Hakiki alanı 21262’dir.
Köyde oturanların büyük bir kısmı, imparatorluğun gelişme ve yayılma döneminde, Konya ve Karaman yöresinden Balkanlara gelen ve Romanya’nın Silistre ili köylerine yerleştirilen bir Türk kabilesidir. Bu kabilenin bir kısım halkı ismi Sarı Sinan olan bir çiftliğe yerleşmiş, burada büyüyüp çoğalınca köy haline gelen bu yere Sarsın ismini vermişler. (Sarsın, Sarısinan’ın galat şeklidir) Çeltiğe gelen sadece Sarsınıardan değil, Çavuş mahalleliler, Hacıoğlulları, Deli Yusuflular ve Türk Koşullular ile Silistre’nin daha başka köylerinden gelenlerdir.
Silistre 1940 yılına kadar Romanya’nın bir ili idi, bu yılda Bulgarlarla anlaşarak iki devletin hududunun Tuna nehri olması kararına varılınca Silistre Bulgar toprakları içinde kaldı. Silistre Bulgarların bir ili ol¬masına rağmen işte bunun için Çeltikliler Romanya göçmen i sayılırlar. Silistrenin bu köylerinde oturan ve yıllarca anavatandan ayrı kalmanın acısını çeken bu Türkler, Türkiye’ye göç etmeye karar veriyorlar ve bunun yollarını aramaya başlıyorlar. 1934 yılında bu göç işini organize etmek için aralarından Şerif Değirmenci, Hasan Tunalı ile Kabil Büyüktuna isimli şahısları seçerek Türkiye’ye gönderiyorlar. Bu şahıslar Türkiye’ye gelince bazı yerleri gezip araştırıyorlar, sonuç olarak, suyu, ormanı, verimli toprağı olan bu yerin bir de İstanbul’a yakın oluşu bu Çeltik Çiftliği’ni beğenmelerine neden oluyor.
16.000 dönümü orman, 20.000 dönümü ziraata elverişli olan 36.000 dönümlük bu çiftliği vakıflardan 50.000 TL.’na almaya karar veriyorlar ve 10.000 TL.’ da kaparo verip Silistre’ye dönüyorlar. Bu çiftlik vakıflardan önce Kadriye Hanım isimli birine aitmiş. Bu hanım orman i ve araziyi çok iyi koruduğu için bugün Çeltiklilerce hayırla anılır.
Başlangıçta göçe katılacak 100 hane tespit edildiği halde, göç işi kesinleşince 16 hane göçten vazgeçiyor, geriye 84 hane kalıyor, bunlar göç için gerekli formaliteleri tamamlayıp 29 Ekim 1935 Cumhuriyet Bayramı günü Türkiye’ye gelip, Çeltik Çiftliği’ne yerleşmeye başlıyorlar.
O zaman çiftlikte bir bina ile birkaç ahırdan başka bir şey olmadığı için, hemen ara-ziyi herkesin verdiği para oranında taksim edip çerden çöpten alelacele başlarını sokacak birer kulübe yapmaya girişiyorlar, çiftlik binasını da bir müddet okul alarak kullanıyorlar. Bu yere Çeltik ismi, bir zamanlar, derelerin suyu bolken, yörenin en iyi pirinç yetiştiren yeri olduğu için verilmiştir. Köy kurulduktan sonra da bu isim devam etmiştir.
Yolçatından gelen Beyceler deresi ile Seymen altından gelen Kula dere birleşerek Çeltik arazisi içinden geçer. Eskiden bol suyu olan bu dereler, kum ocaklarının bilinçsizce dere yataklarını bozmaları ve ilçenin içme suyunun bir kısmının bu derelerden alınması, bugün nerede ise bu dereleri kurutmuştur. Su olmadığı için kimse Çeltik işi ile uğraşmamaktadır ve Çeltik ismi sadece köye kalmıştır. Bugün çeltikçilik yerini sebzecilik ve çiçekçiliğe bırakmıştır.
Bugün köyde Silistre yöresinden gelen göçmenlerden başka, Bulgaristan’ın değişik yerlerinden gelen göçmenlerle Anadolu’nun değişik yerlerinden gelen insanlar bulunmaktadır. Köy halkı okumaya kıymet verir, bu nedenle köyün %99’u okuma yazma bilir, okuma yazma bilmeyen %1’de birkaç ihtiyardır. Köyün geçim kaynağı olarak çiftçilik, bilhassa tahıl ve ayçiçeği, çiçek ve domates yetiştiriciliği ile tavukçuluk ve mantarcılık birinci derecede gelir, ikinci derecede de fabrika işçiliği ile hayvancılık gelmektedir.
Köyün yolları muntazam, birbirine paralel ve birbirini dik kesmektedir ve çoğu asfalttır. Köyde fakir kimse yoktur. Köyün alt tarafındaki derenin suyu bolken, aşağı yukarı elli sene önce burada iki tane su değirmeni bulunuyordu, şimdi bun¬lardan bir eser kalmamıştır.
Köy çiçek yetiştiriciliğinde çok ileri bir durumdadır, her türlü çiçek yetiştirilir ve iyi de pazar bulur. Bilhassa lale cins ve kalite bkımından en iyi şekilde yetiştirilir. Köyde bazı senelerde Lale festivali bile yapılırdı,