Silivri İlçesi Marmara Bölgesinde, Marmara Denizine kıyısı olan İstanbul ‘un ilçelerinden biridir. İstanbul merkezine 67 km uzaklıktadır. Güneyinde Marmara Denizi, doğusunda B. Çekmece, Kuzeyinde Çatalca, Batısında Çorlu ve Marmara Ereğlisi İlçeleri bulunmaktadır. 41 derece 3 dakika Kuzey Paraleli ve 28 derece 20 dakika Doğu Meridyenlerinin kesiştiği noktadadır. 860 km2 yüzölçümüne sahiptir. Yükseklikleri 60 metreyi geçmeyen az eğimli bir topografyası vardır.

Kentsel Altyapı Yol Ağı

Silivri İlçesinde toplam 1.402.490 m yol ağı bulunmaktadır. Silivri ‘deki toplam yol ağının

1.346.472 m ‘si Silivri Belediyesinin sorumluluk alanında 56.018 m ‘si İBB ‘nin sorumluluk alanındadır. Sorumluluğu Silivri Belediyesine ait olan yolların 359.490 m ‘si asfalt, 197.058 m ‘si parke, 664.287 m ‘si stabilize, 125.637 m ‘si de merdiven vb. diğer yol kaplama türüdür.

Silivri İlçesinin yüzölçümü bakımından İstanbul ‘un en büyük ilçelerinden olması, nüfus yerleşiminin oldukça dağınık olması sebebiyle İstanbul ‘un aynı karakteri taşıyan Çatalca ve ilçe dışında merkez ilçelerine nazaran oldukça uzun bir yol ağını zorunlu kılmaktadır. Silivri Belediyesi sorumluluğundaki yol ağının %27‘si asfalt yol, %16‘sı parke yol, %49‘u ise stabilize yol kaplamadır. Mevcut asfalt ve parke yol ağının niteliğinin iyileştirilmesi, stabilize yolların asfalt ya da parke yola dönüştürülmesi, tarla yollarının belirli aralıklarda bakımı gibi temel hizmet konuları Silivri Belediyesinin beklemektedir.

Kıyı Tesisleri

Silivri Liman Başkanlığı alanındaki üç iskele ve bir Şamandıra sistemi bulunmaktadır. Belediyemiz tarafından işletilen 1.000 grostona kadar olan kuru yük gemilerine hizmet veren Silivri iskelesinin su derinliği 4,5 metredir. Toplam 255.000 m3 depolama kapasitesine sahip olan BOTAŞ LNG terminali Liman Başkanlığı sahasındaki en büyük tesistir.

Tesis Türü İşletici Kuruluş İşlevi Su Çekimi

Silivri İskelesi Silivri Belediyesi Kuru yük gemileri Boşaltma 4,5 m

Botaş LNG İskelesi BOTAŞ Sıvılaştırılmış doğalgaz ve motorin boşaltma 15,2 m

Karayolları İskelesi Bütangaz AŞ Asfalt boşaltma 4 m

Bütangaz Şamandıra Sistemi Karayolları LPG boşaltma 16 m

Yolcu İskelesi

Silivri-Avşa Adası arası yolcu taşıması

Balıkçı Barınağı Silivri Belediyesi Küçük ve Orta boy Tekneler için

Silivri İlçesinde kanalizasyon, su, doğalgaz ve yağmursuyu kanalı itibariyle yeterli bir altyapı bulunmamaktadır. En temel altyapı unsurları olan su ve kanalizasyon şebekesinde mevcut şebeke büyüklüğünde bir altyapı şebekesinin yeniden yapılmasına veya ıslah edilmesine, doğalgaz şebekesi itibariyle de mevcut Şebeke miktarının yarısı büyüklüğünde bir doğalgaz altyapı şebekesinin yeniden yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Haberleşme Hizmetleri

2008 yılı verilerin göre Silivri ‘de 62.068 abonelik santral kapasitesi varken 50.550 adet abone vardır. Telefon hat kapasitesinin %81‘i kullanılmaktadır. Silivri geneli itibariyle haberleşme altyapısı yeterlidir.

Doğalgaz Hizmetleri

2008 sonu itibariyle Silivri ‘de 40334 adet doğalgaz abonesi, 31.625 adet doğalgaz kullanıcısı bulunmaktadır. 2008 yılında Silivri ‘de tüketilen doğalgazın %46‘sı konutlarda %54‘ü sanayide tüketilmiştir. 2008 sonu itibariyle Silivri ‘de 483.784 metre doğalgaz boru hattı bulunmaktadır.

250.000 metre daha doğalgaz boru hattına ihtiyaç bulunmaktadır.

Su ve Kanalizasyon Hizmetleri

Silivri ‘deki su ve kanalizasyon hizmetleri İstanbul il sınırları büyükşehir belediyesi sınırları haline getirilmesi sebebiyle Silivri Belediyesi ve belde belediyelerince yürütülmekteyken İBB tarafından yürütülmeye başlanmıştır.

Silivri ‘de 2008 yılı sonu itibariyle 559.212 m kanalizasyon boru hattı bulunmaktadır. 506.424 m yeni yapılacak boru hattına, 210.249 m de ıslah edilecek kanalizasyon boru hattına ihtiyaç bulunmaktadır.

Silivri ilçesinde üretilen atık sular herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan Marmara Denizinin derinliklerine pompalarla bırakılmaktadır. Bu durum Silivri sahillerinin yosun vb. kirlenmesine, deniz suyunun ise koli basili vb. etkenlerle insan ve canlı sağlığına zararlı olmasına sebebiyet vermektedir. Her iki sebepte 45 km deniz sahili olmasına rağmen geleneksel bir turizm sayfiye yeri olan Silivri ‘nin denizden ve kumsaldan faydalanamaması, balıkçılığın ise giderek zayıflamasına sebep olmaktadır.

Plan ve İmar Durumu

2009 mahalli idareler seçimlerinden sonra 7 belde belediyesinin de 5747 sayılı gereği Silivri

Belediyesine katılmasıyla Silivri Belediyesinin sorumluluğundaki alan miktarı 62.242 hektara çıkmıştır. Silivri toplam alanının sadece %8‘inin planları bulunmakta, %92‘sinin ise planları bulunmamaktadır.

Silivri ilçesi İstanbul ‘un genişleme alanı içinde bulunmakta ve bu sebeple de gerek sanayi açısından gerek turizm açısından ve gerekse de genel nüfus artışı itibariyle sürekli büyümektedir. Bu durumun en önemli etkisi ise hiç şüphesiz imar ve şehircilik açısından olmaktadır. Yapılaşmanın programsız, dağınık, hukuksuz olarak gelişmemesi için tüm Silivri ‘nin planlarının en kısa zamanda yapılması ve imara açılacak alanların, tarım alanlarının, sanayi alanlarının vb. fonksiyonel kullanım alanlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu planlama yapıldıktan sonra talepler niteliğine göre yönlendirilme imkânı bulacak ve alanların kendileri için belirlenen nitelikleri koruması sağlanabilecektir.

 

 

YAPILAŞMA

Silivri merkezde 125.037 adet bağımsız birim bulunmakta olup bunların %46‘sı konut, %31‘i ticaret-sanayi, %14‘ü yazlık konut, %2‘si ise çiftlik evi olarak kullanılmaktadır.

Konut 57.454

Ticaret 39.283

Yazlık konut 17.705

Çiftlik evleri 2.717

Boş ve kullanılmaya uygun olmayan binalar 1.588

TOPLAM 125.037

Silivri ‘nin tümüyle ilgili beldelerdeki yapılaşmalarla ilgili sağlıklı ve düzenli bir veri olmadığı için yapılaşma süreci analiz edilememektedir. Silivri merkezde ise 2000-2004 arası ortalama yılda 200 civarında inşaat ruhsatı alınırken 2005-2009 arası bu sayı ortalama 400‘e çıkmıştır. İskân Ruhsatı alımlarında ise 2004‘ten itibaren sürekli bir artış söz konusudur.

 

Çevre

Silivri ilçesinde ısınma amaçlı yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirliliği sorunu ilçede doğalgazın kullanılmaya başlanmasından sonra sorun olmaktan çıkmıştır. Ancak ilçede sanayi tesislerinin sayısının her geçen gün artmasıyla birlikte sanayi tesisleri kaynaklı çevreyle ilgili bir kısım problemleri ve riskleri de beraberinde getirmektedir.

2006 verilerine göre İstanbul ‘da günde ortalama kişi başına üretilen çöp miktarı 1,2 kg iken, Silivri ‘de kişi başına günlük üretilen çöp miktarı 2006 verilerine göre 1,4 kg ‘dır. Bu ise İstanbul ortalamasının %16 üstündedir. Bunun sebebi ise yaz ve kış aylarında üretilen çöp miktarları arasındaki farktır. Silivri ‘de yaz döneminde kış dönemine göre %22-24 daha fazla çöp üretilmektedir. Bu da Silivri ‘nin tatil beldesi olmasından kaynaklanmaktadır.

Silivri‘nin çevreyle ilgili en önemli problemi kanalizasyon atıklarının herhangi bir biyolojik artırmaya tabi tutulmadan doğrudan doğruya Marmara Denizinin derinliklerine pompalanmasıdır.

Bu durum deniz suyunu kirlenmesine sebep olmakta ve bu sebeple hem 45 km ‘lik sahil şeridi insanlarımız tarafından kullanılamamakta hem de balıkçılık zayıflamaktadır.

 

Ulaşım

Silivri Şehirlerarası ulaşım bakımından İstanbul ‘a 67 km uzaklıkta, E-5 ve TEM (E-6) karayollarının üzerindedir. Atatürk Havaalanı ve Çorlu havaalanı da hava yoluyla Silivri ‘ye ulaşımı kolay kılmaktadır. Ayrıca Çayırdere, K. Sinekli ve Kurfallı üzerinden geçen Sirkeci Çerkezköy demiryoluyla da yük ve yolcu taşımacılığı yapılmaktadır. Silivri Marmara denizine kıyısı olmasına rağmen deniz yolu taşımacılığı imkânlarından açısından yeteri ölçüde yararlanılmamaktadır.

Sit Alanı

Silivri ‘de 123.502 m2 ‘si 1. Derecede sit alanı, 1.004.948 m2 ‘si 3. Derecede sit alanı olmak üzere toplam 1.128.450 m2 sit alanı bulunmaktadır. Silivri ‘de bulunan sit alanlarının %11‘i 1. Derecede sit alanı olup geri kalanı 3. Derecede sit alanıdır.

 

Tarihi, Sosyal, Kültürel ve Sportif Tesisler

Tarihi Eserler

Silivri Kalesi: Silivri ‘nin ilk surlarının, kimin tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte, kentin kuruluşu sırasında basit bir surla korunmuş olduğu ve sonraki yüzyıllarda bu surun yenilenip genişletildiği sanılmaktadır. Silivri Kalesi, güneybatı köşesi batıya doğru uzanmış bir dikdörtgen biçimindedir. Güney cephesi dik eğimle denize inen bir kayalık olduğundan, buraya duvar yapılmamış, diğer üç cephe surla çevrilmiştir. Kalenin batı kenarı 370 m., kuzey kenarı 350 m., ve doğu kenarı 310 m uzunlukta olup, kalenin alanı yaklaşık 120 bin m2‘dir. Günümüzde ne yazık ki kale kalıntıları büyük oranda yok edilmiş. Kalanlar ise yapılan yanlış planlamalar neticesinde görülemez pozisyonda kalmışlardır.

 

Uzunköprü: Silivri merkez yerleşimin batısında yer alan ve Mimar Sinan ‘ın yapıtlarından olan Uzun Köprü, Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1562) yapılmış 33 gözlü bir köprüdür. Bugün 31 gözü sayılabilmektedir. Çünkü, Silivri yönündeki son iki gözü toprak altında kalmıştır

 

Bizans Sarnıcı: Eski Silivri Kilisesi ve bu günkü Fatih Camii altında bulunan bu sarnıç, 51,50 m uzunluğunda, 10 m genişliğindedir. Kuzeyde biçimli taşlardan yapılmış yüksek bir duvarla sınırlandırılmıştır. Bu duvarın su basmanında Eskiçağa ait antik malzeme bulunmaktadır.

Günümüzde bu sarnıcın içinde, Silivri ‘nin çeşitli yerlerinden getirilmiş sütun başlıkları, mezar taşları, lahit parçaları vb. eski kalıntılar korunmaktadır.

 

Silivri ‘de Tarihi Evler: Silivri ‘de eskiden günümüze kalan tarihi evler Rum ve Ermeniler tarafından yaptırılmıştır. Bugün ayakta olanların, kesin olmamakla birlikte 1880-1900 arasında yapıldığı tahmin edilir.

Yapılarda malzeme olarak en çok ahşap görülür. Zemin katlar moloz taş ve sırlı tuğladan yapılmıştır. Üst kat duvarları hımış ve bağdadidir, üst katların tavan ve yan döşemeleriyse ahşaptır. Piri Mehmet Paşa, Fatih ve Mimarsinan Mahallelerinde toplam 17 adet tarihi ahşap ve kagir ev bulunmaktadır. (SELİMPAŞA – ORTAKÖY – KADIKÖY – GÜMÜŞYAKA- ÇANTA- DEĞİRMENKÖY – FENER- SEYMEN- KURFALLI ve diğerleri)

 

Silivri ‘deki Kilise ve Camiler: Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Silivri ‘de birçok seyyahın farklı yüzyıllarda yaptıkları seyahat notlarından anlaşılan o dur ki Silivri ‘de farklı dinlere ait birçok ibadethane bulunmaktayken günümüze ne yazık ki ilçe merkezinde Piri Mehmet Paşa Cami sağlam olarak ulaşmış; Mahallelerde ve köylerde kilise kalıntıları ayakta kalma savaşı vermişlerdir.

Piri Mehmet Paşa Camii- Piri Mehmet Paşa Külliyesi: Piri Mehmet Paşa‘nın Silivri ‘de yaptırdığı ve kendi ismi ile anılan bu cami, yine kendi ismindeki mahallede bulunmaktadır. Külliyede camiyle beraber, konukların üç gün barınması için, misafirhane, imaret, yemekhane, mutfak, kiler, fırın, odunluk, ahır, müderrise, 9 oda, medrese, yetim çocuklar için mektep, Belgrat kalesinden gelenler için ayrı diğer hizmet binaları inşa edilmiştir.

 

Silivri ‘de Bulunan Diğer Tarihi Eserler:

– Fatih Mahallesi Kentsel Sit Alanı: 145 adet parsel, 5 adet ağaç, 5 adet sokak

– III. Derecede Arkeolojik Sit (Nekropol) Alanı:

– Anastasius Suru

– Kurfalı Köyü Bahçepınar Ayazma Üstü Tapesi Anastasius Sur çevresi Bizans Yerleşimi ve Nekropol Alanı: 1. Derece arkeolojik sit alanıdır.

– Çanta, Balaban Mahallesi Sekizevler Sokakta tescilli eski depo yapısı

– Çanta, Sancaktepe Mahallesi İstanbul Caddesi üzerinde bulunan Cambaztepe Tümülüsü

– Gümüşyaka, Sancaktepe Mahallesi Büyük Sanayi caddesinde Kula Deresi üzerindeki Kınalı Köprüsü,

– Gümüşyaka, Sancaktepe Mahallesi Büyük Sanayi caddesinde Çanta Deresi üzerindeki tek gözlü Osmanlı Dönemine ait köprü

– Çanta Deresi ile Kınalı-Tekirdağ Karayolunun kesiştiği noktanın 50 m Kuzeyindeki tek gözlü tarihi köprü kalıntıları

– Balaban Mahallesinde Karaköy Tepesi Tümülüsü

– Balaban Mahallesi Selanik Caddesi 3875 parsel üzerindeki konut ve müştemilatı

– Çeltik Köyü kınalı mevkiinde Kınalı Köprü Höyüğü

– Ortaköy Mahallesi Cami Sokakta Kilise

– Değirmenköy Mahallesinde Kilise

– Selimpaşa Mahallesinde 78 adet tarihi yapı ve 4 adet tarihi ağaç

– Selimpaşa Mahallesinde 50.000 m2 ‘yi kaplayan höyük

İTA (İSTANBUL TARİHÖNCESİ ARAŞTIRMALARI) PROJESİ 2009 YILI SİLİVRİ YÜZEY ARAŞTIRMASI

 

İTA (İstanbul Tarihöncesi Araştırmaları) projesi 2009 yılı Silivri ve Çatalca  ilçesi yüzey araştırmaları, 20-31 Ağustos 2009 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 12.08.2009 tarih ve 155052 sayılı izni çerçevesinde Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında; İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Emre Güldoğan ve Bristol Üniversitesi’nden Prof. Dr. Volker Heyd’in başkan yardımcılıklarını üstlendiği 16 kişilik uluslar arası bir ekip tarafından, gerçekleştirilmiştir.

Silivri İlçesi sınırlarında yapılan çalışmalarda;

Selimpaşa, Alipaşa, Büyük Sinekli, Küçüksinekli Büyükkılıçlı, Küçükkılıçlı, Eski Çanta, Fener, Danamandıra, Sayalar, Değirmenköy, Beyciler, Büyükçavuşlu, Ortaköy, Seymenköy, Hallaçlı köyleri ziyaret edilmiştir.

Çalışmalarımızın ilk gününe İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili’de katılmıştır.

İstanbul Tarih Öncesi Çağlar arkeolojik yüzey araştırması proje ekibinin 2009 yılı amacı; Silivri köylerinde var olan arkeolojik potansiyeli tespit etmektir. Tespit edilen arkeolojik noktalar üzerinde gelecek yıllarda detaylı (çizim, kayıt, fotoğraflama) incelemelere girişilecektir.  Bu nedenle 2009 yılı çalışmaları bir ön araştırma safhası şeklinde10 günlük kısa bir süreyi kapsamıştır. Bu çalışmalar sırasında halk ile iletişime geçilerek ön bilgiler alınmış ve bölgede işaret edilen arkeoloji kalıntıların varlığı kontrol edilmiştir.

SELİMPAŞA

Silivri’nin eski Rum köylerinden (Epivates) bugün Selimpaşa adıyla tanınmaktadır. Rumlardan kalma yapıların yanı sıra Selimpaşa ’da İstanbul’un hayatta kalmış tek höyüğü yer alır. Selimpaşa höyük olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 1. Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunca tescil edilmiş olan höyük, halen Kızılkaya ailesinin mülkiyeti sınırlarında yer almaktadır. Höyükte yapılan yüzey araştırması ve jeofizik sonuçlar burada M.Ö. 5000’li yıllara kadar uzanan bir tarihsel geçmişin varlığını göstermektedir. Höyük üzerinde toplanan seramik, cam, maden, taş parçalar sayesinde höyükte geçmiş yaşama ait izler anlaşılabilmektedir.

Burada yapılacak kazılar hem İstanbul hem de Trakya’nın tarih öncesine önemli ışık tutacaktır. İstanbul yakın çevresinde kalan son tarih öncesi alandır.  Bu haliyle höyük son derce itina ile korunmalıdır.

Selimpaşa Höyük

Selimpaşa Höyük Jeofizik çizimi

Selimpaşa Höyükte ele geçen taş el baltası M.Ö. 3000

Selimpaşa Höyük’te ele geçen M.Ö. 5 yy. ait kap parçası

Selimpaşa Höyük Giysili Kadın heykelciğine ait parça MS. 2 yy.

Selimpaşa Höyük Giysili Kadın heykelciğine ait parça MS. 2 yy.

ALİPAŞA KÖYÜ

Silivri’nin en eski Osmanlı izlerini taşıyan Alipaşa köyünde, tuğla minaresi hala ayakta olan eski caminin temelleri aslında Roma dönemi izleri taşıyan bir yükselti üzerine inşa edilmiştir.

Bu cami ve etrafında yaptığımız araştırmalarda eski mezarlığa ait son derce güzel mezar taşları dikkat çekmektedir. Ancak mezar taşlarının bir kısmı kırılmıştır. Bu mezarlığın yeniden düzenlenmesinde yarar vardır. 15- yy. Osmanlı seramiğine ve18.yy. Osmanlı lülelerine rastlanılmıştır.

Alipaşa Köyü Eski Cami’den kalan 15 yy. tuğla minare ve Roma Dönemi duvarları

Alipaşa köyü Eski Cami yanındaki eski mezarlığı

Lüleler

DAMANDIRA

Silivri’nin en kuzey köylerinden olan Danamandıra doğal güzelliğe sahip gölleri eski mezarlığı ile girişten itibaren dikkat çeker. Ancak köyün dışında doğuya doğru tarlalar ve ormanlık alan içerisinde envanterde geçmeyen mağaralar ve oldukça dikkat çekici arkeolojik kalıntıların olduğu ekibimiz tarafından tespit edilmiştir.

Köyün girişinde Osmanlı döneminde İstanbul’un fethinden önce Edirne’nin başkentliği sırasında ilk Türk topluluklarının buraya yerleştiğine dair kanıtları gösteren eski mezarlık yer alır. Küçük boyutlu Balbal tarzındaki mezar taşları bu köyün Türk geçmişinin ne kadar eskiye uzandığını göstermektedir. Danamandıra kendi halinde hala eski gelenekleri sürdüren mandıracılık ve ormancılıkla geçinen bir Trakya köyüdür. Bugünkü köylülerin bir kısmı Balkan harbi sonrası Bulgaristan’dan göçtüklerini ifade etmektedirler. Yakın zamana kadar Köyün tarihçesi ile ilgili detaylı bilimsel çalışma yapılmadığından Danamandıra köyü ve çevresindeki bazı yerleşmelerin tarihte yer almadığı görülmektedir.

Danamandıra Eski Osmanlı Mezarlığı

Doğal Sit alanı olarak belirlenen Danamandıra Gölleri

 

Orman köyü olan Danamandıra yakınlarında Aylapınarı olarak tanınan ve bugüne kadar hiçbir kayıtta yer almayan, mağara girişinde kazıma olarak yapılmış grafitti ve semboller dikkatimizi çekmiştir. Bu tarz kazımalar Güney Doğu Avrupa coğrafyasında Alplerden sonra görülmemektedir. Arkeolojik araştırmalarımız Danamandıra ve çevresinin tarihinin çok daha gerilere gittiğini kanıtlamıştır. Aylapınarı mağarası girişinde Trakya coğrafyasında pek alışık olunmayan türde kaya kazımalarından oluşan primitif resimler yer almaktadır. Mağara içinde yapılan incelemelerde iki salonun varlığı ve 55 metre uzunlukta olduğu tespit edilmiştir. Mağaranın içindeki dolgu topraktan da Kalkolitik ve Demir Çağa ait seramik kap parçaları ele geçmiştir. Mağara önündeki düzenlemeler burasının birkaç dönem yaşam için kullanıldığını göstermektedir.

Mağaranın bir planı Boğaziçi Mağaracılık Kulübü üyelerince çizilmiştir.

Aylapınarı Mağarası yakınlarında açılan taş ocağının çevreye ciddi zarar verdiği görülmüştür. Ayrıca, Ayla Pınarı mağarasında, taş ocağı çalışanları tarafından yapıldığı sanılan ciddi derecede kaçak kazı yapıldığını gösterir izlerle birlikte tahribat olduğu gözlemlenmiştir. Mağara yakınlarında yer alan taş ocağının ise faaliyetlerini bitirdiği ancak açılan dev çukurun çevredeki bitki örtüsünü yok ettiği görülmüştür.

Danamandıra köyü yakınlarında Orman içinde kalmış ve sarmaşık tarzı bitkilerle kaplanarak bugüne kadar gizlenmiş yapı kalıntıları tespit edilmiştir. Bu bloklar ortasında 5 metre yüksekliğinde piramidal görünümlü ve üzerinde basamaklar oluşturulmuş anıtsal bir su yapısı ile çevrede kanal sistemi ve Traklara ait Demirçağa tarihlenebilecek tümülüsler tespit edilmiştir. Özellikle kaya oyma şeklinde gelişmiş mimari izlerden anıtsal bir çeşmeyi andıran yapı ilginçtir. Tepesinde dört adet basamak olan yapının ön tarafında havuzu andıran bir mekân vardır.  Bu yapıdaki keski izleri Frig kaya oyma sanatını andırması açısından önemlidir. Burası Friglerin Açıkhava tapınağı tarzında bir mekân düzenlemesine benzemektedir.

Aylapınarı mevkiinin biraz ötesinde orman içinde sarmaşık ve ağaçlarla kaplanmış bölgelerde kesilmiş kaya blokları görülmektedir. Ayrıca çevrede gözlenen kaya keski izleri, bu bölgenin bir dönem düzgün taş sıralarının kesilip hazırlandığı Roma Dönemi Taş Ocağı olarak kullanıldığını göstermektedir.  Kuşkusuz bu taş ocağı köyün sınırlarının Çatalça ilçesi Gümüşpınar köyü ile ortak sınırından geçen. 502- 506 yıllarında İmparator Anastasyas tarafından barbar akınlarına karşı Karadeniz’den Marmara denizine kadar uzanan kuzey- güney doğrultusunda bir rotada inşa ettirilen 56 km lik surlarının ve dönemin başkenti Konstantinopolis’e su getiren 242 km uzunluğundaki Valens Su kemerlerinin yapı taşlarını sağlayan bölge olmalıdır.  Bu nedenle ayrı bir öneme sahip olan Danamandıra köyü ve çevresindeki arkeolojik kültür varlıkları, hazırladığımız raporlar doğrultusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 1. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 2008 yılı sonlarında sit alanı ilan edilmiştir.

Trakya Üniversitesinden Trak tümülüsleri uzmanı Dr. Şahin Yıldırım tarafından Demirçağ’a tarihlenmiştir. Kireçli bir jeolojik yapıya sahip olan Danamandıra köyü ve çevresindeki çalışmalarımız devam edecektir.

Aylapınarı mevkiinin biraz ötesinde orman içinde sarmaşık ve ağaçlarla kaplanmış bölgelerde kesilmiş kaya blokları görülmektedir. Bu bloklar ortasında 5 metre yüksekliğinde piramidal görünümlü ve üzerinde basamaklar oluşturulmuş anıtsal bir su yapısı ile çevrede kanal sistemi ve Traklara ait Demirçağa tarihlenebilecek tümülüsler tespit edilmiştir.  Ayrıca çevrede gözlenen kaya keski izleri, bu bölgenin bir dönem düzgün taş sıralarının kesilip hazırlandığı Roma Dönemi Taş Ocağı olarak kullanıldığını göstermektedir. Kuşkusuz bu taş ocağı köyün sınırlarının Çatalça ilçesi Gümüşpınar köyü ile ortak sınırından geçen. 502- 506 yıllarında İmparator Anastasyus tarafından barbar akınlarına karşı Karadeniz’den Marmara denizine kadar uzanan kuzey- güney doğrultusunda bir rotada inşa ettirilen 56 km lik surlarının ve dönemin başkenti Konstantinopolis’e su getiren 242 km uzunluğundaki Valens Su kemerlerinin yapı taşlarını sağlayan bölge olmalıdır.  Bu nedenle ayrı bir öneme sahip olan Danamandıra köyü ve çevresindeki arkeolojik kültür varlıkları, hazırladığımız raporlar doğrultusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 1. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 2008 yılı sonlarında sit alanı ilan edilmiştir.

 

BÜYÜKSİNEKLİ

Köyde yer tabanlarına açılmış 1,5 m çaplı çukurların varlığı ilginçtir. Olasılıkla kireçtaşı formasyonları olarak adlandırabilinecek alanlara açılan bu çukurların içi otlarla ve toprakla

Bölgede yaklaşık yüz adet aynı tipte çukur izine rastlanılmıştır. Genişlik ve derinlikleri açısından birkaç m3 lük sıvı ya da ürünü depolayacak siloların bulunduğu bölge belki de ülkemizdeki tek açık hava silo bölgesidir.  Siloların içlerinin kazı yapılarak temizlenmeli ve koruma altına alınmalıdır.

 

ORTAKÖY

Silivri Ortaköy’de 1831 yılında inşa edilen Aziz Dimitrios Kilisesinin içi ahşaptır. Bakımsız kalan kilise uzun süre ahır ve depo olarak kullanılmıştır.

Ortaköy Kilise önünde 1890 tarihli Çeşme

FENER KÖYÜ

Köyün kuzeyinde yer alan ve Belediye kayıtlarında Höyük olarak geçen

Tepe incelenmiş ancak üzerinde herhangi bir kültür kalıntısına rastlanılmamıştır. Bu nedenle söz konusu tepenin bir mezar yapısı yani Tümülüs olacağı sanılmaktadır.

Fener Köyü- Tümülüs

 

BÜYÜKÇAVUŞLU

Silivri’nin pek çok köyünde Osmanlı’nın son dönemime ait oldukça iyi durumda, kitabeli, önünde uzun yalakları olan ve kendine özgü mimari stili olan çeşmeler bulunmaktadır. Bu çeşmelerin envanterlerinin yapılıp rölove ve planları hazırlanmalıdır.

ESKİÇANTA KÖYÜ

Burada köyde yaşayan halkla görüşülerek köyün geçmişi hakkında bilgi alınmış ve yapılan araştırmalar sonucunda lahit parçaları kullanılarak inşa edilmiş bir çeşme ile karşılaşılmıştır. Yine köyde yaşayan yaşlı kimselerle yapılan görüşmeler sonucunda köyün eskiden 3-4 katlı taş temelli ahşap yapılardan oluşmuş bir düzeni olduğu öğrenilmiştir. Köyde az da olsa bu tip evlere rastlanıldığı ancak özellikle 1989’dan sonra yoğun bir tahribatın olduğu belirtilmiştir. Eskiçanta Köyü’nde yapılan araştırmalar sırasında birtakım buluntularda ele geçmiştir. Bu buluntulardan biri üzeri “LUCAS” damgalı bir tuğla parçasıdır. Bunun dışında az sayıda çanak çömlek parçaları da ele geçmiştir. Köy eski bir Rum köyü olduğundan bir adet kilisenin de olduğu ancak bu yapının bugünkü camii yapısının altında kaldığı belirtilmiştir. Köyde ve çevresinde çok sayıda çeşmenin bulunduğu görülmüştür.

 

 

SEYMENKÖY 19. yy. da kilise olan ancak daha sonra camiiye dönüştürülmüş bir yapı ile karşılaşılmıştır. Yapının iç duvarlarında fresk tarzında Kur’an’dan ayetler ile Esma-ül Hüsna yer almaktadır. Aynı yapının karşısında şimdi özel mülk olan alan içinde önceden kiliseye ait olduğu bilinen okul (!) ya da lojman gibi kullanılan bir yapının daha olduğu tespit edilmiştir.

GÜMÜŞYAKA

“Papazın Çiftliği” olarak adlandırılan özel bir mülk alanı içinde yer alan olasılıkla okul olarak tanımlayabileceğimiz yapı kalıntısı dikkatimiz çekmiştir. Çatısı tamamen yok olmuş ve şu anda bir kısmı sebze bahçesi olarak kullanılan yapının içerisinde çok sayıda keramik parçaları ele geçmiştir.

KURFALLI

Burada köy muhtarı ile yapılan görüşmemizin ardından köylülerin mağara girişi olarak adlandırdığı ancak eski bir sarnıç olarak kullanılan yapının bulunduğu alana gidilmiştir. Yaptığımız incelemeler sonucunda sarnıcın suyunun kuyu suyu olarak ve hayvanları sulamak için halen kullanıldığını görülmüştür. Köyün içinde tamamen yığma taşlardan yapılan ve köylüler tarafından en az 300 senelik olduğu belirtilen bir cami minaresini de yerinde görme şansımız oldu.

 

 

KÜÇÜKKILIÇLI

Büyük kısmı tahrip edilmiş olan bir höyük üzerinden çok sayıda çanak çömlek parçası toplanılmıştır. Literatürlere “Maltepe Höyük” olarak geçtiği bilinen bu alanın halen büyük kısmı tarla olarak kullanılmamasına karşın gerek höyüğün profilinden gerekse höyüğün üzerinden yoğun malzeme geldiği görülmüştür.