1932 Yılı Rum Stamulis’in Un Fabrikası.

Ön planda görünen boğluca deresi.

Bu bina yıllar sonra veterinerlik binası olarak uzun yıllar kullanılarak 1980 li yıllarda yıkılmış ve park yapılmıştır.

Bugün Elmas çay bahçesinin kapalı bölümünün çarsı yönündeki yeşil alan ve otoparkın olduğu yer.

Stamulis Osmanlı döneminde iki un fabrikası, bir yağ fabrikası ve Haraçcı çiftliğinin kuzeyinde 7-8 bin dönüm toprak sahibi olmakla birlikte dünya çapında bir antikacı olup Osmanlı zamanında Silivri’nin en zengin kişisidir.

Stamulis oğulları ile birlikte 1926 yılında mübadele ile İtalya’ya gitmiştir.

Bu gün kale burçlarının üstündeki beyaz köşk Rum Stamulis’in evidir ve 1926 dan sonra Ahmet Kemal Silivrili ailesine geçmiştir.

1936 Yılı Mübaşir Ahmet Efendi’nin Teknesi.

Mübaşir Ahmet Efendi Emin Altınçapa’nın Kayınpederidir.

Bu teknelerle Silivri İstanbul arasında hem mal nakliyesi hem de yolcu taşıması yapılırdı.

Silivri’de üretilen kavun, karpuz, üzüm, buğday, arpa ve soğan yanında yoğurt ve Ayçiçek yağı’da İstanbul’a bu motorlarla Eminönü yağ iskelesine hale gönderilir ve dönüşte de İstanbul’dan Silivrili bakkal, manav, nalbur vs. Gibi esnafların aldıkları malları Silivri’ye getirirlerdi.

O yıllarda Silivri de buna benzer 5-6 adet motor vardı, bu motorlardan biri de Ahmet Kemal Silivrili’nindi. Ahmet Kemal Silivrilinin ilk eşi vefat edince iskeleci Ahmet efendinin kızı ile 2.evliliğini yapıyor. Mehmet ve Akgün Silivrili A. Kemal Silivrili’nin 2.eşinden olan çocuklarıdır. A. Kemal Silivrili’nin vefat eden ilk eşinden bir kız ve bir oğlu vardı.

1940 Yılı İskele Meydanı (Atatürk Meydanı)

2.Dünya savaşı nedeniyle yapılan bu günkü beton iskele inşaatında çalışan işçiler.

Beton iskele, denizin üzerine çıkacak şekilde kalın ahşap kazıkların üstüne karada imal edilen küp şeklindeki betonların bu kazıklar üzerine yerleştirilmesi ve bu kazıkların ayaklarının dinamit ile kırılarak tonlarca küp şeklinde betonun deniz dibine yerleştirilmesi ile yapılmıştır.

Bekar olan beton iskele müteahhidi Silivrili bir hanımla evlenmiştir.

1941 Yılı Silivri Sahil Kordonboyu

1938 yılı yazında, bugün iskelenin batısında bulunan beş çay bahçesinin bulunduğu alanın tamamı sazlık ve bataklıkken 1938 yılında Silivri’nin ilk kaymakamı olan Vakkas Ferit Savaş Beyin girişimiyle bu arazinin toprak ile doldurularak kurutulması ve ağaç ekerek düzenlenmesi için iskeleden başlayan ve bugün Şuayip’in çay bahçesinin bitimine kadar (oradan sonra boğluca deresine kadar o arazinin devamında hemen kumsalın bitiminde 4-5 ev mevcut) 1941 yılında çekilmiş fotoğrafta görüldüğü gibi bir, birbuçuk metre genişliğinde denizin içine taş istinat duvarı yapılarak duvarın arkasında kalan alan, imece usulü ile Silivri halkının at, eşek ve öküz arabaları ile götürdükleri toprak ile doldurularak hem bataklık ve sazlık alan kaldırılmış, hem de denizden doldurulan arazi ağaçlandırılarak ilk defa Silivri’de halkın deniz kenarında oturacağı bir dinlence parkı oluşturulmuştur.

Bu istinat duvarı 1965-66’lara kadar fotoğrafta görüldüğü gibi duruyordu.

O dönem Belediye Başkanı Burhan Soyaslan zamanında 1966-67’lerde, bu istinat duvarının önüne çökme olmasın diye, çok kalın ahşap kazıklar çakılarak iskeleden boğluca deresine kadar deniz doldurularak birinci kordon yapılmıştır.

1956 yılı içkili balık lokantası (sonradan orta gazino)

1956 yılında Silivri sahilde tek bir gazino vardı.

Fotoğraf karesinde sol taraftaki kişi, çarşıda Nalburiye dükkanı olan Hüseyin Bahattin Haseski ile Belkıs Haseki’nin oğlu, Mehmet Haseski’nin babası Hasan Haseski’dir.

Bu bölge 1938-39’larda sazlık ve bataklık haldeyken, Silivri’nin ilk kaymakamı Vakkas Ferit Savaş bey tarafından, deniz tarafına duvar yaptırılmış ve arkada kalan boş alan imece usulüyle Silivri halkı tarafından toprak doldurularak ağaçlandırılmış ve bu alana ilk defa Erbil Atakul’unun dedesi Sezai Atakulu, İstanbul’dan gelen Yahudi ve Rumlar için çardaklardan oluşan basit bir içkili balık lokantası yapmış. Yıkılmadan önce bu gazinonun en son işletmecisi, Şerafettin Eren olmuştur.

1966-67 yılı tarihi 33 gözlü Mimar Sinan Köprüsü

Tarihi 33 gözlü Mimar Sinan Köprüsü ve ön planda beton iskelenin dönemeç denilen bölümü.

Tuzla deresinin denize dökülen bölümü geniş ve dere yatağı bu günkü gibi sola kıvrılarak akmıyor. Derenin sağ tarafında görünen arazi Seydi Erener’in tarlası bugün o tarlanın olduğu yerde 1975’lerde inşa edilen dubleks villalar var.(Körfezkent)

Tarihi köprünün ilerisinde Tuzla merası ve dereye doğru meyilli Tuzla tarlaları ve Alipaşa köyünün tarlalarında hiç bir yapılaşma yok bomboş.

Fotoğrafın sol üst köşesinde Parpadar tepesi ve yine fotoğrafın sol tarafında Yem Sanayi A.Ş. fabrikası inşaat halinde. Yem fabrikası 1968-1969 yılında üretime geçti ve fabrikanın açılısını o zamanki başbakan Süleyman Demirel açılısını yapmıştı.

Yem sanayii fabrikası Silivri halkının gücüne göre hisse alarak kurdukları ilk çok ortaklı sanayii kuruluşudur.

Şimdi bu arazi bugün Anadolu Hastanesinin Silivri yönündeki boş arazi otopark olarak kullanılmaktadır.

1966-67 Yılı Silivri Belediye Plaj Gazinosu

Günlük kiralık plaj kabinleri, sağ tarafta içkili lokanta (o yıllarda deniz kenarındaki içkili yemekli lokantalara ve sahildeki çay bahçelerinde gazino denirdi).

Dikkatinizi çektiyse plajın 20-25 metre önünde, karaya ahşap köprü ile bağlantılı deniz içinde, demir kazıklar üzerinde, dikdörtgen biçiminde 150-200 m2.üstü kapalı ahşap bir lokanta vardı.

Çocuklar bu yapıya gemi derdi. Bu gemi denilen ahşap lokantayı plajın ilk işletmecisi olan rahmetli Halit Çetinler 1962-63 yıllarında yaptırmıştır.1970’lerin başlarında çok kuvvetli lodos fırtınasının yarattığı dalgalar ve çakılan demir kazıkların paslanıp iş göremez duruma gelmesiyle yıkılmış ve yerine bir daha yenisi inşa edilmemiştir.

Fotoğrafın sağ tarafında plaja ait 3 adet müstakil tek katlı kiralık pansiyon vardı.

O yıllarda plaj ve gazinoyu İzzet Usta ve Mürteza Usta işletmekteydi.

1966 – 1967 Yılı 2. Kordonboyu tarafı

Fotoğrafın arka planında deniz kenarında Kurfallıların Kemal, Cevat Onay kardeşlerin (Silivri Pazarı Ltd. Şti.) Yazlık evi bulunurdu.

Bugün Erseven’in önündeki Telve Kafe’nin büfe bölümünün olduğu yer ve arkadaki boşluk.

Ön planda görünen iki katlı taş bina Osmanlı zamanında Rum Stamulis’ın un fabrikası saman balya deposu olarak kullanılıyordu. 1970’lerin başında çıkan bir yangında kullanılamaz hale geldi. Şimdi Silivri spor binasının arkasındaki otoparkın olduğu alan.

O yıllarda Erseven sitesi daha yoktu. Erseven sitesi 1976 da başladı 1979-80 de bitti.

Erseven sitesinin olduğu tarla Sabit Efendi’nin (Sabit Özgür) tarlası ve Girgin Apartmanının olduğu küçük tarla ise ayakkabıcı Sait Girgin’in babası Süleyman Girgin’in tarlasıydı.

Dikkat ederseniz o yıllarda Ali paşaya doğru tuzla deresi yamaları boş tarla.

15 Mayıs 1966 4. Yoğurt Festivali

Toprak futbol sahası (bu gün Varnalı ortaokulunun olduğu yer).o yıllarda yoğurt festivalini turizm ve tanıtma derneği düzenlerdi. Fotoğrafta ön planda görünen o dönem dernek başkanı Bankacı Hilmi Gökmen.

O zaman Yoğurt Festivalleri koyun sütünün en yağlı olduğu ay olan mayıs ayı içinde yapılırdı. Sahnede Silifke halk oyunları ekibi gösteri yapıyor. Çünkü Silivri Halk Oyunları Ekibi,1971-72 yıllarında Silivri Lisesi orta okul öğrencileriyle birlikte Öğretmen M. Temel Erdoğan tarafından oluşturulmaya başlanmıştır.

Hemen arka planda Süleyman Kanburoğlu’nun (Rafet Bektaş’ın tarlası), E-5 in kuzeyinde sağ tarafta Esat Ağa’nın tarlası (bu tarla üzerinde bugün de herhangi bir yapı yoktur) Fotoğrafın sol tarafında ise 15 m’lik bir yükseltinin altında üç adet dehliz (kömür maden ocağı girişleri) görünmektedir. O tarihlerde bu alanda kömür madeni vardı. Bu kömür maden ocağının üstünde bugün Barcelona evleri sitesi bulunmaktadır.

1935 yılı Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü.

Bu fotoğraf 1935 yılında Silivri kalesinden çekilmiştir. Fotoğrafın ortasında denizin içinde ahşap kazıklar üstündeki ahşap yapı o yıllardaki Silivri mezbahasıdır.

Mezbahanın bulunduğu mevkii bugün elmas çay bahçesinin önüdür, deniz tarafıdır.

Mimarsinan tarafından 1568 yılında inşa edilen, 33 gözlü 333 metre uzunluğunda Tuzla deresi üzerinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman Köprüsüdür.

1974 Yılı Çarşı Meydanından (Uğur Mumcu) bir bölüm

Çarşı Meydanının (Uğur Mumcu) bir kısmıdır. Tahminen fotoğraf Hilmi Bozkurt’un Çicek Meyhanesiniñ önünden çekilmiş.

Fotoğrafın solunda üstte; hancı kadın Halide hanımın oğlu Behzat Nalbantoğlu’nun bakkal dükkânı, resme bakış açısına göre soldaki alçak bina han, bitişik iki katlı bina İlyas Helvacıoğlu’nun lokantası, yanında tek katlı bina kasap İsmet’in kasap dükkanı, ona bitişik olan alçak bir katlı bina Ziya Aslan’ın binası sonra ara yol ve bahsettiğin hafızın kahve binası içinde gazozlar konan kahve. (bu dört bina halen mevcuttur)

Fotoğrafın sağında üst köşede, çınar ağacının arkasında görünen iki katlı ahşap binanın alt katı o zamanların ünlü hafızın kahve (Ahmet Kemal Gündoğan’ın) kahvehanesi.

Bu fotoğrafın ve kahvehanenin ilginç yanı.!!!

Ahmet Kemal Gündoğan bu kahvenin geliri ve Alipaşa köyündeki arazisinin geliri ile iki oğlunu da hukuk fakültesinde okutmuş ve ikisinide avukat yapan ileri görüşlü biriymiş.

Oğullarından biri Fikret Gündoğan CHP’den 3 dönem senatör seçilmiş,1977 yılında kısa bir dönem Ecevit hükümetinde gıda-tarım ve hayvancılık bakanlığı yapmıştır.

Oğullarından Ferit Gündoğan ise 6 Haziran 1977 seçimlerinde CHP’den İstanbul Milletvekili seçilmiştir. Ahmet Kemal Gündoğan’ın iki oğlu da aynı zamanda iki kardeş, Parlamento ve senatoda görev yapmışlardır. Türkiye’de ilk defa iki kardeş Ankara’da aynı zamanda parlamentoda görev yaptılar.

İki katlı beyaz binada rahmetli İİyas Helvacıoğlu’nun lokantasında 1965, 1966, l967 yıllarında ilk sene kuru pilav ve zerde 70 kuruşa. Sonra 85 kuruşa en son 1 TL. idi.