Silivri’nin doğusunda, Silivri’ye 14 km. me­safede, 2023 toplam nüfusu 4224, 80 rakımlı 16160 dönüm araziye sahip bir mahalledir. 1994 yılında Belediye olan Ortaköy. 2009 ‘da tekrar mahalle olmuştur. Eski bir Rum köyüdür. Eskiden Selimpaşa yolu üzerinde bir manastırı vardı, halen ­eğer kesmemişlerse bu manastırın yerinde birkaç çınar ağacından başka bir şey kal­mamıştır.

Köyün eski ismi Sürgün’dür. Daha önceki bahislerde anlattığımız gibi, Fatih İstanbul’u işgal için Edirne’den gönderdiği öncü kuv­vetlerine Selimpaşa, daha doğrusu Epi­vate’li çobanların askerlere parası karşılığı koyun vermeyip, üstüne üstlük onlarla kav­gaya tutuşup bir iki Türk askerlerini öl­dürmüş olması bunların buradan sürülüp bugünkü Ortaköy’e yerleştirilmesine neden olmuş, bu nedenle de köye Sürgün ismi ve­rilmiştir. 1924 yılındaki mübadeleye kadar bu isimle anılmıştır.

Köy halkının çoğunluğu Bulgaristan’ın Or­taköy isimli köyünden gelmişler ve köyün Sürgün ismini değiştirerek geldikleri yerin ismi olan Ortaköy ismini vermişlerdir. 1924 yılındaki mübadeleden sonra da Yu­nanistan’ın Selanik kentinin Sarışaban Köyü’nden bir kısım göçmen, daha sonra da bir kısım göçmen yine Selanik’e bağlı Gevgeli yöresinden gelip yerleşmişlerdir. Uzun yıllar önce bu bölgede çok güzel üzüm yetiştirilir, çok güzel sirke ve şarap yapılarak ihraç edilirmiş, zamanla Floksera hastalığı asmaları kuruttuğu için burada şa­rapçılık ölmüştür. Kasabanın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Köyün okulu, ca­misi, belediyesi bulunmaktadır.

Ortaköy Tarihi Camii, eskiden Aziz Dimitri Kilisesi

İstanbul ili Silivri ilçesi Ortaköy Mahallesinde bulunmaktadır. Ne zaman inşa edildiği net olarak bilinmemekle birlikte camide bulunan kitabelerden 1796-1831 yılları aralığında bölgede yaşayan Rumlar tarafından Aziz Dimitrios Kilisesi olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. Yaklaşık 90 yıl kilise olarak faaliyet gösteren yapı, 1924 yılındaki mübadele ile Rumeliden gelen Türklerin Ortaköy’e yerleşmesiyle ortaya çıkan cami ihtiyacı nedeniyle camiye çevrilmiştir.[3] Üzerine eklenen ahşap bir minare ile yeni cami yapılıncaya kadar yaklaşık 40 küsur yıl cami olarak kullanılan yapı, daha sonra karakol ve okul gibi çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Sonraları kendi kaderine bırakılan cami, bakımsızlıktan kısmen yıkılmıştır. 2008 yılında Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla caminin restore edilerek tekrar faaliyete geçirilmesine karar verilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları 2012 yılında tamamlanmış ve cami Ramazan ayında yeniden ibadete açılmıştır.

Taş kullanılarak inşa edilen cami dikdörtgen bir plana sahiptir. Ana giriş kapısı da dâhil olmak üzere dört kapısı bulunmaktadır. Günümüzde sadece son cemaat yerine açılan ana kapı aktif olarak kullanılmaktadır. Çatı kısmı ve üst mahfel ise ahşaptandır. Dışarıdan kurşunla kaplanmış olan çatı içerideki on sütunla taşınmaktadır. Restorasyonla birlikte camiye taştan bir minare de eklenmiştir.[2]