Bu bölümde Silivri’de 1970 ve 90’lar arasında bir gezi yaptıracağız. Yapacağımız gezide bazı yerleri ve bildiğimiz olayları da anlatacağız.
İlk olarak 1970’ lerde Silivri’nin önemli merkezlerinden olan sahil kısmını anlatacağım. Şimdilerde çay bahçeleri olarak bilinen ve önünde kordonboyu olan yer aslında 1970 lerde denize girilen kumsalı olan bir yerdi.
Burada 1. Çay bahçesi, yemekli bölümüne belediye gazinosu ileride orta gazino ve çay bahçesi ile Pazar yolu girişi altında olan bir zamanlar adı Manolya olan son çay bahçesi ve gazino bulunurdu. Son çay bahçesinin yerine sonradan Şaban Demiray Belediye Başkanlığı döneminde bir gazino yapıldı. Bu gazino uzun yıllar Gazino Hakan ve Set-2 adı altında işletildi.
Silivri 1970’li yıllarda tam bir memur ve balıkçı kasabasıydı. Akşam üstü işten çıkan memurlar ve eşleri her yıl 23 Nisan’da açılan bu çay bahçelerine yaz boyunca gelirlerdi.
Yine bu yıllarda 1. Gazino da denilen Yeni Belediye Gazinosu bu yıllarda açılmıştı.
Cumartesi ve pazar günleri bu iki gazino da tıka basa İstanbul’dan gelen Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve İstanbul zenginleri ile dolardı.
Yeni Belediye Gazinosuna gelen İstanbulluların masalarından o zaman Silivri’de bolca bulunan Istakoz ve Pavuryalar eksik olmazdı. Istakozları aynı zamanda Yeni Gazino arkasında (eski Yağlı Tohumların merkezi, şimdi pastane olan 8 katlı bina sonradan yıkıldı) dükkânı bulunan Bakkal Acem Hasan (Hasan Kırımgiray) denize bıraktığı sepetlerle tutardı. Yerli balıkçılarda özel balıklarını (Levrek, Lüfer, Keler, Kofana, Karagöz gibi) mezata sokmaz, doğrudan bu gazinolara verirlerdi. Gazinoyu işleten ve aynı zamanda İstanbul’un meşhur ustalarından İzzet Usta’da burada çalışmıştı.
Orta Belediye Gazinosu da ise Silivri’de yaşayan ustalar çalışırdı. (Örn. Horoz Hüseyin lakaplı Hüseyin Ateş ve Köfteci Osman bu gazinolardan yetişmiştir.)
Yeni Gazinonun emektarı sayılan Trafik Ahmet’ten bahsedelim biraz, Gazinoya gelen araçların park ettirme işlerinden sorumlu olan Trafik Ahmet’in “Topuz” lakaplı Kadir adında bir oğlu vardı. Trafik Ahmet aynı zamanda Ramazan davulcusuydu. Her Ramazan’da mahalleyi sahura kaldırmaktan sorumluydu.
Sahil iskele kordonboyunun bir diğer siması Akordeoncu İsmet (Kör İsmet) ti. Akordeoncu İsmet, hafta içi veya hafta sonu kafasına estiğinde iskeleye dönemeç denilen yere gelip akordeon çalardı. Kimi zaman dalgakıran başında da çaldığı olurdu. Anlatılanlara göre İsmet’in büyük bir aşk hikayesi vardı. Sevdiği kıza kavuşamadığı için geceleri iskeleye gelip akordeonu ile aşkını denize doğru anlatırdı. En çok bilinen çaldığı şarkı. “Yıldızların altında” idi. O dönem Silivri geceleri öyle sessizdi ki İsmet’in akordeon sesi Kale Mahallesinden bile dinlenirdi.
Yeni Gazino arkasında bulunan İskele Caddesi’nin (Atatürk Caddesi) önceleri Arnavut kaldırım olan yolu daha sonra gemilerle Bandırma tarafından getirilen paket taşlarla yeniden yapıldı. Şaban Demiray’ın belediye başkanı döneminde bu cadde asfalt yapıldı.
Birinci Çay Bahçesini uzun yıllar “Sali Baba” olarak bilinen Salih Ertürk işletti. Çay bahçelerinin ön masaları ise uzun yıllar aile masası olarak ayrılırdı. Bekar erkekler ilk dört sıradaki masalara oturamazdı.
Yeni Gazino arkasındaki cadde üzerinde Sırrı Reis’in (Sırrı Dinçer)ağ ve malzemelerinin bulunduğu mağazası vardı. (Şimdi altında birahane ve Kuaför bulunan 5 katlı apartman) Sırrı Reis yaz başlarında mahallenin erkek çocuklarına 17 kiloluk boş yağ tenekelerinden yelkenli gemiler yapardı. Çocuklar bu gemileri sahilde yüzdürürlerdi.
Şimdi altında birahane ve kuaför bulunan 5 katlı bu apartmanda o zaman Silivri’nin o dönem zenginlerinden Hasan Özvarnalı eşi Hale Özvarnalı, oğlu Gökhan, kızı Deniz ve Şeniz ile otururdu. Hasan Özvarnalı’nın 20’nin üzerinde TIR’ı bulunurdu ve yurtdışına mal taşırdı. Hasan Özvarnalı daha sonra Kumluk’ta villa yaptırarak oraya taşındı.
İskele Caddesi’nin (Atatürk Caddesi) üzerinde iki katlı ahşap evler vardı. Bu evler 1970’li yılların sonuna doğru yıkılarak yüksek katlı apartmanlar yapıldı.

Hasan Remzi Özalp
Şimdi adı Atatürk Alanı olan İskele Meydanı ortada bir yuvarlak yeşil alanı olan yerdi. Daha sonra buraya O zaman belediye ‘de fen memuru olan Hasan Özalp’ın gayretleri ve ilişkileri ile projesi Yüksek Mimar Nafiz Çamlıbel’e çizdirilen Atatürk heykeli yapıldı. O zaman Silivri Belediyesinde fen işleri ve imar işleri olmadığından Fen memurluğu vardı ve bir kişilik kadrosu vardı.
O dönem Silivri Belediyesinde fen memuru olan Hasan Özalp bugün Silivri’ye yapılan Sahil Kordonboyu, Atatürk Alanı, Kalepark ve giriş kapısı, Belediye Sineması, Gazinolar, Silivri Nazım İmar Planlarının yapılması gibi birçok hizmetin planlanması ve yapılmasını sağlamıştır. Birçok projenin çizimini ve tasarımını bizzat kendisi yapmıştır. Ayrıca Silivri Turizm Derneğinin Kurulması, Yoğurt Festivallerinin düzenlenmesi, Silivri’de kurulan denizaltı orkestrasına maddi manevi destek gibi Silivri’yi tanıtan hizmetleri olmuştur.
Hasan Özalp 1970’li yıllarda düzenledikleri Yoğurt Festivallerine İstanbul’daki ilişkileri sayesinde birçok ünlü Film Artistinin, ki o yıllarda ünlü artistler ulaşmak mümkün bile değilken Eşref Kolçak, Esen Püsküllü gibi ünlü artistlerin Festivale gelmesini sağlayarak Yoğurt Festivallerinin Ulusal basında yer almasını sağlamış ve Silivri Yoğurdunun Türkiye’de daha çok tanıtılmasına çok önemli bir katkı vermiştir.
Silivri Yoğurt Festivali 70-90 yılları arası Gazinoların ve çay bahçelerinin önünde kordonboyunda yapılırdı. Buraya kurulan büyük sahnede Tüm Trakya ve İstanbul’dan davet edilen folklor ekipleri arasında yarışma düzenlenir, çeşitli yoğurt yarışmaları düzenlenirdi. Ayrıca o dönemin ünlü sanatçıları konserler verirdi. Eskiden Yoğurt Bayramı adı altında yapılan Festivalde Silivri’deki yoğurt firmaları herkese bedava yoğurt dağıtırlardı.
Silivri’de görev yapan öğretmenler ve memurlar iş sonrasında Öğretmenler Derneği Lokalinde (Şimdi Öğretmen Evi) vakit geçirirlerdi. Yaz Aylarında Öğretmenler ve memurlar aileleriyle birlikte burada toplanır birlikte akşam yemeklerini yerlerdi. O zamanın Lise Edebiyat Öğretmenlerinden Bayram Yaralı ve İlkokul Öğretmeni Naci Erkaya haftada bir gün mutlaka çiğköfte yaparlar, bütün herkese dağıtırlardı.
Dernek önü kumsal olduğundan yaz aylarında öğretmen aile ve çocukları buradan sürekli denize girerlerdi. Yaz tatili süresince ilkokulların bazıları sınıfları pansiyon haline getirirler bazı aileler de evlerinin odalarını pansiyon olarak kiralardı. Ankara ve başka şehirlerden gelen öğretmen aileleri yaz ayını Silivri’de geçirirlerdi.
Hafta sonları Lokale orkestra tutulur eğlence düzenlenirdi.
Lokalin en gözde oyunu satrançtı. Emekli bir Albay sayesinde dernekte yayılan bu oyunu hemen hemen o zamanki öğretmenlerin hepsi öğrenmişti.
Öğretmenler Lokalini hemen yanında Silivrispor Lokali vardı. Yalı Mahallesinin gençleri genelde buraya gelirdi. Lokali Şerif Dinçel ve kardeşleri işletirdi.
Öğretmenler Derneği Lokalinin hemen sol yanında İstanbul, Karaköy, Bankalar Caddesinde elektrik malzemeleri mağazası bulunan Şadan Berkdil’in iki katlı evi bulunurdu. Onun da yanında şimdi Liman Başkanlığı olan bina vardı. Hemen yanında da Şehir Kulübü ve Selim Arık’ın işlettiği Balıkçılar Kahvesi bulunurdu.
70’li 80’li yıllarda Balıkçılar kahvesi önünde her sabah erken saatlerde Silivrili balıkçıların balıklarını sattığı mezat yapılırdı. Bu mezatta balıkları almak için o zamanın tanınan balık madrabazları Canavar Muharrem (Muharrem Çokyaşar), Mustafa Kızıltan ve Hulusi Sarıoğlu arasında kıyasıya bir rekabet olurdu. Hafta sonları ise yazlık evlerine gelen İstanbullular mezattan balık alırdı. Bu mezatta Tekir, Barbun, Karagöz, Kolyos, Kefal, Dil ve Pisi balıkları ile ıstakoz ve bolca pavurya satılırdı.
Balıkçılar kahvesini orada bir zamanlar ikinci katta bulunan Silivri Şehir Kulübü vardı. Savcı, hâkim, Daire Müdürleri, gibi memur kesimi iş çıkışı buraya gelirler yemek yerler sohbet ederlerdi.
Öğretmenler Derneği Lokali arkasında bir park alanı ve dalgakırana doğru A. Stamoulis adlı Rum’a ait olduğu bilinen Un Fabrikası vardı. Bu Fabrika 1960-70 yılların kullanılmadığı için Samancı Fahrettin (Fahrettin Aldemir) saman deposu olarak kullanmaktaydı. 70’li yılların başında çıkan büyük bir yangınla oldukça harap oldu.
Öğretmenler Derneği Lokalinden dalgakırana doğru giderken Spor kulübü adıyla işletilen üç katlı bina bulunurdu. (Şimdiki Silivrispor kulübü binası) onun yanı boştu. Buraya yaz döneminde Ankara’dan gelen Spor Bakanlığı mensupları aileleri Çadırlardan oluşan bir kamp kururlardı. Daha sonra buraya Sait Girgin belediye başkanlığı döneminde spor kulübü lokali yapıldı.
Öğretmenler Derneği Lokali arkasında iskele geçidi sokak başında Sarıbekirler’in ambarı bulunuyordu. Karşısında ise İskender Özkan’a ait bir kantar vardı. İskeleden yüklenen her türlü kamyonlar bu kantarda tartılırdı. Şimdi buraya apartman yapıldı.
Kantarın karşısında iki katlı binada TMO çalışanı Mümin Argın ailesi otururdu. Bu binanın yanında ise Yağ fabrikası vardı. Kantarın sol yanından içeriye doğru Tuzhane Sokakta İstanbul meşhur selobant imalatçısı VE-GE’nin sahibi Vedat Gençtürk’ün yazlık evi vardı. Bahçesinde çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğu Balıkçı Kemal Erginer’in evi vardı. Balıkçı Kemal, Vedat Gençtürk’ün sahibi olduğu İmbat isimli yatın kaptanlığını da yapıyordu.
İskele Geçidi sokağından ileriye doğru gidince Has fırın Sokak vardı. Has Fırın sokakta ise sağlık memuru Hüseyin Tufan (İğneci Hüseyin) oturuyordu. Şimdi adı Bekir Göksel Sokak olan yerde Silivri’nin meşhur Oteli, Yıldız Hotel bulunuyordu.
Meydandaki Sarıbekirler’in bu ambarının yanında Çantaköy ilkokulu emekli müdürü Salih Şakir Pehlivan’ın 4 katlı binası vardı. Salih Şakir Pehlivan Çanta köyde sayılan ve sözü geçen bir kişiydi. Toprak kayması yaşayan Çantaköy’ün yeni yerine taşınma döneminde oldukça önemli görevler almıştı.
Salih Şakir Pehlivan Kurtuluş Savaşında İngilizlerin silahlarını çalarak Anadolu’ya kaçıran Ethem Pehlivan’ın oğluydu. Ethem Pehlivan’ın Kurtuluş Savaşındaki hizmetlerinden dolayı Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendisine İstiklal Madalyası vermiş bir Üsküdar kabadayısıydı. Ethem Pehlivan o yıllarda şimdiki Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluşunda da yer almıştı. Salih Şakir Pehlivan’ın apartmanının hemen yanında Ahmet Gürsoy’a ait Traktör tamirhanesi vardı. Oğlu Tevfik Gürsoy burada yetişmiş ve 70’li yılların Silivri Sanayisinin önemli ustalarındandı. Burası daha sonra yıkılarak yüksek katlı apartman oldu.
Bu apartmanın yanındaki ambarın arazisinde Köfteci Osman’ın köfte sattığı barakası vardı. Osman daha önce lezzeti meşhur köftelerini İskele meydanında ve eski yağ fabrikası yanında satmaktaydı. Sarıbekirleri iskele arkasından ambarının yanından İskele geçidi sokağa girilirdi. Bu sokakta o dönem Silivri’den çıkan Manganez madeni işlerini yapan İskender Özkan’ın evinin yanında Silivri’de balıkçılık yapan Hamdi Yılmazer ve kardeşlerinin 3 katlı evi bulunuyordu.
Buradan eski Pazariçine geçersek bu bölgede pazartesi günleri kurulan Pazaryeri daha sonra Silivri Lisesi bölgesine taşındı. Buraya ise küçük dükkanlar yapıldı. Sadık Bulut’un marketi, Fuat Bulcan Bircan’ın ikinci marketi, Kurban Mobilya, Balıkçılar Derneği, birkaç ayakkabı ve giyim mağazası bulunmaktaydı.
1970’li yıllarda Silivri’de 2 yazlık sinema bulunuyordu. Sunar ve Lale Bahçe Sineması Sunar Sineması Kaymakamlık binası batısında bulunan Hacı Pervane Çeşme Sokaktaydı. Yanında Terzi Hüseyin Metinoğlu’nun oturduğu ahşap ev vardı. Lale bahçe Sineması ise Şimdiki Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde Şahin Fırını yanından girilen dar sokaktaydı. Yaz geceleri bu sinemalarda o zamanın güncel yerli ve yabancı filmleri oynatılırdı. Ayrıca yaz sezonunda Avcılar Kulübü gibi dernekler büyük sünnet şölenleri düzenlerlerdi. Bu Sünnet şölenine zamanın meşhur sanatçıları getirirdi. Bu şölen sabaha kadar devam ederdi.
Silivrililer evlerde yemeklerini ve içeceklerini hazırlayıp o zamanı ünlü sanatçıları izlemeye giderlerdi.
Silivri’nin merkez bölgesi Çarşı idi. Burası çarşı merkezi olarak anılırdı. Eski Pazar içinden çarşı
merkezine doğru giderken solda Siyami Köylü’nün kumaş ve manifatura mağazası, yanında Eşref Özsoy’un bakkal ve züccaciye mağazası vardı. Daha ileriden Mehmet Ali Sezen ve kardeşlerine ait beyaz eşya ve Tüp satış dükkânı vardı. Çarşı merkezinde doğru geldikçe yine sol tarafta Haseskilere ait Nalburiye dükkânı yanında Efe yoğurtları satış ve imalathanesi
vardı. Nalbur dükkanını Bahattin Haseski ve oğlu Hasan Haseski çalıştırıyordu.
Silivri’nin meşhur Sayanora Pastanesi de bu sıradaydı. Sayanora Pastanesi 70’li yıllarda oldukça rağbet edilen bir yerdi. Sahibi İhsan Nalbant bizzat imalatı yapardı. Sabah poğaçaları oldukça revaçtaydı.
Yaz dönemlerinde Semizkumlarda bulunan (İSKİ) Sular İdaresi Kampından haftanın belli bir gününde kamptaki 20- 30 kızlı erkekli gençler servis aracıyla çarşıya gelir, Sayanora pastanesinden pasta ve tatlılar alırlardı. Servisin geleceği günde Silivri gençleri çarşı merkezinde toplanırdı.
Yerli kavun karpuz yetiştiği zamanlarda Silivri Köylüleri ve yerlileri Traktör kasalarını Çarşı Meydanına getirerek satış yaparlardı.
Kamplar ve yazlıkçılar tüm alışverişlerini Silivri çarşıdan yaparlardı. Zamanla esnafın çok yüksek fiyatları yüzünden bu alışverişleri azalttılar ve daha sonra tümüyle kestiler.
Sayanora pastanesinin ilerisinde Kızıltanlar’ın ekmek fırını yanında Uluşar lokantası onun yanında da önceleri kıraathane olan şimdiki merkez lokantası bulunuyordu. Daha ileride Silivrililerin ayakkabılarını aldığı Sait Girgin’in ayakkabı mağazası vardı. Daha ileride gazeteci Ali olarak bilinen gazete bayi vardı. Tam köşede ise Fuat Bulcan Bircan’ın büfe olarak işlettiği Zafer Köşe adıyla tekel maddeleri satan dükkânı vardı. Çarşı Meydanı geniş bir alandı araçları ile gelenler buraya park ederler ve alışverişlerini yaparlardı.
Tekrar çarşı meydanının aşağı tarafına dönersek Piri Mehmet Paşa Cami çarşı tarafında tam köşede Arslan Yoğurtları satış yeri vardı. Onun yanında Altın Kasap ve Kanaat lokantası bulunuyordu. Eski Hanı geçince Lütfü Tan’lara ait teneke imalathanesi ve Tan Yoğurtları yoğurtları satışı, Camcı Yaşar olarak bilinen Yaşar Esen’e ait camcı ve boyacı dükkânı vardı. İsmail Kalender ve oğullarına ait züccaciye ve bakkal dükkânı, yanında ise Ünver kuruyemiş bulunuyordu.
Cami kapısı girişi olan yerde Silivri Kütüphanesi vardı. Kütüphanenin çarşıya bakan tarafında Silivri Turizm ve Tanıtma Derneği yer alıyordu. Kütüphane kuzey tarafı karşısı Tekirdağ Köftecisiydi.
Bu sıranın öteki köşesi o zamanlar Havuzlu kahve sokak başında bulunan Havuzlu Kahve idi. Daha sonra burası Çardak Köftecisi oldu. Arada bakkaliye ve Seyfi Surav’a ait Pastane mevcuttu.
Havuzlu kahvenin karşı sokağı Mumhane Sokaktı. Daha çok kasaplar sokağı olarak bilinirdi. Kasap Mustafa Kesen’in dükkânı buradaydı. Yanında yine başka kasap dükkânları mevcuttu Çarşıya bakan tam Köşede Orhan Dinçer’e ait manav bulunuyordu. Karşı sırada Eczane vardı bu eczaneyi Eczacı Cevdet Kınran işletiyordu.
Kordonboyu ikinci kısmına dönersek, sağda Süleyman Kayaların deposu, onu geçince o zaman ziraat mühendisliği binası ve Bakır saray adıyla yapılan sonra adı beyaz saray olan gazino bulunmaktaydı. Daha ileriye doğru gidince Erseven Sitesi binaları bulunur. Bu binaların önünde Cevat Onay’lara ait bir yazlık ev bulunurdu.
Daha ileriye gidince Belediye Plaj Tesislerine gelinirdi. Geçmişte bu tesisin lokanta kısmının ön tarafında kazıklar üstüne yapılmış gemi şeklinde bir lokanta bulunurdu. Ayrıca Belediye Plaj tesisinin yanında Kamp bulunurdu.
Buraya Turistler yazın çadır kurarlardı. Daha sonra buraya yapılan bitişik nizam iki katlı kâgir küçük evler o zamanki işletmeci İzzet usta tarafından İstanbul’dan gelenlere sezonluk kiraya verilirdi. Şimdi burası Piramit çay bahçesi ve Çocuk Parkı oldu.
Plaj Tesislerinin arkası İsmail Kalender’e ait bostan yeriydi. (Eski festival alanı) Yanında Avrupa Turizm Kitaplarında yer alan İsviçre kampı daha sonra Yem Sanayi Kampı oldu. Sonra da bu bölgeye Villalar yapıldı. (Körfezkent)
Daha ileride Tuzla Deresi bulunuyordu. O zaman Tuzla
deresinde şimdi yayaların geçtiği köprü bulunmuyordu. Yazın denize girmek için kumluk’a giden Silivrililer bu dereyi yürüyerek dere içinden geçerlerdi. Dereden sonraki kordonboyu kısmı 1980’li yılların başlarında Sait Girgin’in belediye başkanlığı döneminde dolgu yapılarak betonlandı.
Kordonboyunun sonunda Nebahat abla ve Malik Baba kampı vardı. Yazın buraya İstanbul ve çevreden gelen vatandaşlar sezonluk çadır kurarlardı.
Daha ileride Sarıbekirlere ait evler, Pamukbank Tesisleri, Edirne Sitesi, Anadolu Bankası Kampı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Kampı vardı.
Bu tesislere yaz sezonunda Ankara, Edirne, İstanbul ve diğer illerden 15 günlük dönemlerle çalışan personeller izine gelirdi. Bu tesislerde hafta sonu bir gece eğlenceler düzenlenirdi. Bu eğlencelere o zaman Silivri’nin meşhur orkestrası Denizaltı Grubu davet edilirdi.