Askere Gidiş

Askere gidecek delikanlılar, yaklaşık bir ay süre önceden, akrabaları, yakınları ve diğer askere gidecek gençlerin aileleri tarafından sırasıyla yemeğe alınırlar. Bu yemekler sırasında gençlerin tümü bir araya gelmiş olur.

Gençler gruplar halinde çeşitli yöresel oyunlar oynayarak zaman zaman caddelerde veya kapalı yerlerde eğlenirler.

Askeri kıtaya teslim olmak için hareket gününün sabahı tüm gençler bir araya toplanır. İmamın ve halkın duaları ile asker uğurlanır.

Çan Sallama-Koç katımı- (Seyirlik oyun)

Koç katımı zamanı, döllerin iyi olması için yapılır. Yakılan büyük bir ateşin etrafına toplanır. Başına post bağlamış, sırtına post giymiş, ayak ve ellerine post sarmış iki-üç kişi el ve ayaklarına çeşitli büyüklükte çanlar bağlı olarak ateşin etrafına çıkarlar. Çeşitli oyunlar oynanır.

Halk İnançları

Gelin Karşılaması: iki gelin alayı karşılaştığında birbirine yol vermezler. Yolu hangi gelin alayı daha geç kullanırsa o gelinin daha kötü olacağına inanılır.

Hamilelik: Gerdekten önce, gerdek yatağında erkek çocuk yuvarlatırlar. Böylece doğacak çocuğun erkek olacağına (soyun süreceğine) inanılır.

Hamile iken saç kesilirse, doğacak çocuğun kısa ömürlü olacağına inanılır.

Topluluk olarak konuşulurken aniden susulursa o anda doğum olduğuna inanılır.

Yeni Doğan Çocuklar: Yeni doğan bebeğe üç ezan süt verilmez, ahrette bu adla çağırılacağına inanılır (daha sonra adı değişse bile).

Zayıf, iştahsız çocuklar dolunay gecesi, aya doğru atılarak kilo alacağına, iyi olacağına inanılır. Kız çocuklarına altı aylık olduğunda altı ay kınası vurulur.

Çocuk yürümeye ilk başladığında yürümesinin düzgün olması için adım çöreği yapılır. Çöreğin birinin içine para konur, bu para kime çıkarsa o kişi çocuğa hediye alır.

Yeni doğan bebekler yalnız Çocuğun ilk çıkan dişini ilk çocuğa hediye alır.

Lohusa: Lohusa kadınlar 40 gün birbirleri ile görüştürülmez. Elde olmayan nedenlerle görüşürlerse birbirlerine çok ufak da olsa (çengelli iğne gibi) bir şeyler alıp verirler.

Lohusalar karşılaşınca çocuklarını birbirlerinden daha yükseğe kaldırarak geçmeye çalışırlar.

Lohusa yalnız bırakılmaz. Şayet yalnız bırakılacaksa yatağın yanına süpürge ve maşa konur.

Uğursuzluk: Kötü bir şeyden bahsedilince onun kendi veya yakınlarının başına gelmemesi için kulak memesi çekilerek parmakla sert bir cisme (tahtaya) üç kere vurulur.

Soğan kabuğu yakılmaz, yakılırsa ölüm olur.

Cumartesi günü yorgan çarşaflanmaz, cuma günü çamaşır yıkanmaz.

Ayaklarını uzatacak oturan kadının kocası sığıtmaç olur.

Köpek çok ulursa uğursuzluktur.

Genç kızın çeyizinden evlenmeden bir şeyin alınması uğursuzluktur.

Son ekmek yudumunu yemeden bırakanı sonradan eşi bırakır.

Sobaya soğuk havada arkası dönük durulunca havanın çok bozulacağına inanılır.

Düz taban ayaklının uğursuzluğuna inanılır.

Hıdrellez (Hızır İlyas): Mayıs’ın beşi akşamı başlayan kutlamalar, altısı akşamına kadar sürer. Ateş yakılarak üzerinden atlanır.

O gece Hızır Kesesi denilen, kırmızı kadifeden yapılan ufak bir keseye madeni para (eskiden altın) konur ve o gece gül dalına asılı bırakılır. Madeni para (eskiden altın) sabah alınarak bir yıl boyunca cüzdanda taşınır. Böylece yıl süresince cüzdandan hiç para eksilmeyeceğine (bolluk-bereket) inanılır.

Hıdrellez sabahı kaynatma suyuna soğan kabuğu vb. atılarak boyalı yumurtalar hazırlanır.

Mayısın beşinin akşamı kızlar üzerlerinden bir süs eşyasını bir çömleğe koyarlar. Bu çömlek (martafal) akşam orada kalır. Ertesi sabah bu maddeler, tek tek maniler okunarak çıkarılır. Her kız kendi parçasının çıkarılmasında tek tek söylenen maniye göre kendi geleceği üzerine yorum yapar.

O gün boyunca genç kızlar çeşitli mahallelerde toplanırlar. Bir kısmı sırasını beklerken, bir kısmı karşılıklı iki grup oluşturur. Gruplardan biri yerinde dururken, diğeri her adımda bir hece (veya kelime) söyleyerek bir mâni süresince karşı grubun yanına gider ve geri gelir. Sonra sıra karşı grubundur. Bu gidiş ve gelişlerde söylenen manilerin çoğu onları izleyen erkek grubuna hisler belirtmek içindir. Bazen de çeşitli grupta halk manileri söylenmiş olur.

Silivri sahilinde gezersin

Ne boynunu bükersin

Doğru söyle sevdiğim

Hangimizi seversin

Silivri’nin Limanı

Bulamadım dermanı

Dedim haydi giderim

Dedi değil zamanı

Ocak başında güğüm

Saçlarım düğüm düğüm

Samanlıkta istemem

Salonda isterim düğün

İki duvar arası

Buldum Yunan parası

Alipaşa kızları

Dokuz motor parası

Ey üvezi üvezi

Ben severim güvezi

Benim sevdiğim oğlan

Silivri’de baş terzi

Hıdrellez günü sabahı sağılan süt ve yapılan yoğurtlar, fakir halka bedava olarak dağıtılır.

Kapının eşiğinde oturanın kısmeti kapanır.

Ezan okunurken ellerini kenetleyen kızın kısmeti kapanır.

Ezan doğmadan kapı açılırsa kısmet açılır.

Evlenecek kızın ayakkabısının altına isim yazılırsa ismi yazılan kızın kısmeti açılır.

Kazadan Korunma: Kazadan önce (kaza olmasın diye) dilenen kişinin başının üzerinden un-tuz dolaştırılarak “başının gözünün sadakası olsun denilir ve bir fakire verilir. Aynı olay kazadan sonra da yapılır.

Cenaze: Cenaze evine gelenin çıkardığı ayakkabılar çevrilmez.

Cenaze evinde el öpülmez.

Cenaze evinde gidene güle güle denilmez. Cenaze evi o gün süpürülmez.

Cenaze önünde yürüyen imam geriye dönüp bakamaz, baktığı an tekrar ölüm olacağına inanılır.

Gelinin ve Damadın Uyumlu Olması: Damat gelinin evine ilk geldiğinde oturacağı minderin altına uyumlu olması için eşek yuları konur. Damat fark ederse o mindere oturmaz.

Gelin ilk geldiği gün karakazan üzerine oturtulur, evde uyumlu olarak uzun süre geçinmesi umulur.

Misafir: Rasgele atılan veya düşen bir şey (kibrit gibi) ters dönerse misafir geleceğine inanılır.

Yürüyebilen bir kişi emeklerse misafir geleceğine inanılır.

Cin çarpması: Gece tırnak kesilmez.

Gece ayna karşısına geçip süslenilmez.

Bulaşık suyunun üstüne basılmaz, üstünden atlanılmaz.

Yemek yerken şarkı söylenmez.