Stamoulis Evi; İstanbul’un Silivri İlçesine bağlı ve İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 28.09.1993 gün ve 3216 sayılı karar ile Kentsel Sit Alanı olarak belirlenen Fatih Mahallesi’nde, Tavanlı Çeşme Sokak’ta yer almaktadır.
A. Stamoulis Evi, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 02.10.1989 gün ve 1629 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.
A. Stamoulis’ten sonra, yapıya ilişkin ulaşılabilen en eski belge olan ve 1937 yılına ait olduğu tahmin edilen bina vergisi tahrir cetvelinde, söz konusu tarihte Silivrili ailesinin yerleştiğini işaret etmektedir.
Yapının Stamoulisler’in terk ettiği 1925 yılı ile tapu kayıtlarına geçtiği 1937 yılı arasındaki durumu ile ilgili kesin bir veri sağlanamamıştır. Günümüzde Silivrili ailesi mülkiyetinde olan yapı, 1995 yılından bugüne kadar geçen sürede kullanılmamaktadır.
Silivri Kalesi batı sur duvarı üzerinde bulunan A. Stamoulis evi iki katlı olup, ayrıca bir bodrum katı da bulunmaktadır. Yapı, ev sahiplerinin yaşadığı 150 m2 taban alanına sahip, bodrumlu ve iki katlı ana bina ile buna bitişik, yaklaşık 43,23 m2 taban alanına oturan, bodrum ve zemin kattan oluşan hizmet mekanlarının bulunduğu iki ayrı kısımdan oluşmaktadır. Bu iki kısım bodrum ve zemin katta birbirlerine koridorlarla bağlanmaktadır.
ANASTASE STAMOULİS EVİ Konumu ve Tarihi
A. Stamoulis Evi, İstanbul’un Silivri ilçesine bağlı Fatih Mahallesi’nde Tavanlı Çeşme Sokak’tadır. Yapının bahçe duvarı sınırları içinde kalan alanı, 22 ada 29,30 ve 97 parsellerdedir. Binanın yer aldığı 22 ada 29 parsel tescillidir. 22 ada 30 parsel bahçenin güneybatı tarafını ve 22 ada 97 parsel ise bahçenin kuzeydoğu tarafını oluşturmaktadır.
A. Stamoulis Evi, Silivri Kalesi’nin Çarşı Kapısı’yla başlayan kuzey-güney doğrultusundaki Tavanlı Çeşme Sokağı aksı üzerinde yer almaktadır
A. Stamoulis Evi’nin Fatih Mahallesi’ndeki konumu Binanın aynı zamanda giriş cephesi de olan güneydoğu cephesi Tavanlı Çeşme Sokağı, kuzeybatı cephesi ise batı sur duvarı üzerindedir.
19.YY yapısı olan yapının, yapım yılına ait net bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kozanoğlu (1994, s.71), yapının 1860-1890 yılları arasında yapıldığının tahmin edildiğini ifade etmiştir.
Binaya ait ulaşılan en eski belge olan 1895 yılında çekilmiş Silivri’nin panoramik fotoğrafında da binanın yeri, Fatih Cami, Piri Mehmet Paşa Camii ve A. Stamoulis’in un ve yağ fabrikası röper alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır
Ancak yapının yeri üç parçadan oluşan fotoğrafın birleşme 22 yerine isabet ettiğinden yapıya ilişkin görsel veri sağlanamamıştır. Yapının 19. YY sonunda inşa edildiği tahmin edilmektedir.
Elde edilen veriler doğrultusunda A. Stamoulis Evi’nde başlıca dört dönem belirlenmiştir. İlk dönem A. Stamoulis’in yaşadığı 19. YY sonundan 1925 yılına kadar geçen aralığı kapsamaktadır. Mübadele sonucu ülkeyi terk etmek zorunda kalan A. Stamoulis’in kendisine ait 500 parça tarihi eserden oluşan koleksiyonunu 1925 yılı Temmuz’unda Türk makamlarına teslim ettiğine dair bir belgenin var olduğu bilinmektedir
İkinci dönem; 1937 yılından başlayıp, 1975 yılına kadar geçen zamandır. Bu dönemde yapının mülkiyeti Silivrili ailesine geçmiştir. Yapıya ilişkin 1937 yılına ait olduğu tahmin edilen bina vergisi tahrir cetvelinde12 12 Bina vergisi tahrir cetveline ait belgede tarih yer almamaktadır. Ancak tahrir cetvellerinin son olarak 1937 yılında yapıldığı bilindiğinden, belgenin de bu tarihe ait olduğu düşünülmektedir. Mülkiyetin “Mehmet Kalfa oğlu Ahmet Kemal Bey’de” olduğu ifade edilmiştir
Dolayısıyla, binanın Stamoulisler’in terk ettiği 1925 yılı ile mülkiyetin Silivrili ailesine geçtiği 1937 yılı arasındaki durumu ile ilgili kesin bir veri sağlanamamıştır. 1975 yılında Silivrili ailesinin fertlerinden başka bir kullanıcı yapıda yaşamıştır.
Üçüncü dönem ise 1975 yılından yapının boş kaldığı 1995 yılına kadar geçen zamandır. Bu dönem içinde 1983 yılında yapıda birtakım müdahalelerde bulunulmuştur.
Dördüncü dönem ise 1995 yılından günümüze kadar geçen dönemdir. Bugün de mülkiyeti Silivrili ailesinde olan yapının zemin katında hizmet mekanlarının olduğu kısımda bir bekçi ve ailesi yaşamaktadır. Binada bazı niteliksiz onarımlar yapılmıştır. Yapıya ilişkin belirlenen dönemler restitüsyon başlığı altında detaylı olarak ele alınmıştır.
YAPININ MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Kâgir olarak inşa edilen A. Stamoulis evi iki katlıdır; bodrum katı da olan bina bugün kullanılmamaktadır. Batı sur duvarı üzerinde yer alan bina Tavanlı Çeşme Sokak’tan girişi olan geniş bir bahçe içinde yer almakta olup kuzeydoğu yönünde bahçe duvarına bitişik olarak konumlanmaktadır
A. Stamoulis Evi, ev sahiplerinin yaşadığı, yaklaşık 150 m2 taban alanına sahip, bodrumlu ve iki katlı ana bina ile buna bitişik, yaklaşık 43.25 m2 taban alanına oturan, bodrum ve zemin kattan oluşan hizmet mekanlarının bulunduğu iki ayrı kısımdan oluşmaktadır.
Bu iki kısım bodrum ve zemin katta birbirlerine koridorlarla bağlanmaktadır. Ana binada 13.80 x 9 m boyutlarında dikdörtgen bir planın kuzeybatı yönünde 1.93 ve 1.17 m lik iki kademede öne taşırılmasıyla kütle hareketi sağlanmıştır. Servis mekanlarının olduğu dikdörtgen planlı kısım 10.68 x 4.05 m boyutlarındadır. Kırma çatıyla örtülü ana binada normal kat yüksekliği ortalama 3.80 m olup, bodrum katta 2 m dir. Hizmet mekanlarının olduğu beşik çatılı bölümde kat yüksekliği zemin katta 2.9 m, bodrum katta yaklaşık 2 m dir. Hizmet alanları dışında zemin katta ve birinci katta bulunan tüm odalarda 20×20 cm boyutlarında birer havalandırma deliği yer alır ve duvar içinde bir havalandırma bacası olarak yükselen bu sistem çatı arasında 59.5 cm çapında huni şeklinde çinko bir elemanla sonlanarak bina dışına ulaşmaktadır
Mekân Özellikleri
Bodrum kat Bodrum katta giriş holüne binanın güneydoğu cephesinden 5 rıhtlı bir merdivenle inilmektedir. Giriş holünden sonra güneybatı kuzeydoğu doğrultusunda uzanan koridor ve holden beş odaya, WC ye geçiş yapılmaktadır.
Çeşitli kaynaklarda A. Stamoulis’in evinden fabrikaya teleferikle ulaştığı bildirilmektedir (Kozanoğlu, 1994, s.205), (Zoroğlu, 2000, s.96). Fakat söz konusu ifadeler net kaynaklara dayanmamaktadır. Batı sur duvarı üzerinde yer alan bahçe duvarında kullanılan delikli tuğlalar, yapı içinde özgün kısımlarda da kullanılmıştır. Ayrıca bu duvar üzerinde özgün olduğu düşünülen bir kapı bulunmaktadır. Ancak tüm bu veriler yapıdan sahile nasıl ulaşıldığı konusunda kesin bir veri sağlamamaktadır.
9 Ağustos 1912 yılında Tekirdağ’ın güneyinde merkez üssü Marmara Denizi olan, 7.3 şiddetinde bir deprem meydana gelmiştir (Ambraseys and Jackson, 2000, s.5). Bu deprem sonrasında binada güçlendirme müdahalelerinin olduğu düşünülmektedir. Tuğla ayakların ve bu ayaklar arasındaki ahşap kirişlerin 1912 depremi sonrası yapıldığı düşünülmektedir. Mekanda yer alan demir I profillerin de aynı dönemde yapılan güçlendirme müdahaleleri olduğu tahmin edilmektedir. 16 Bu belgenin bir kopyası İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden epigraf Mustafa Sayar tarafından elde edilmiştir. (Akkaya,1984, s.323). 17 Stamoulis, M. A., 1938: Ho en Selybria Byzantinos naos tou Hagiou Spyridonos, Thrakikka XI, s. 37-44. 75 5.1.2. 1937- 1975 (İkinci dönem) 1925 yılında A. Stamoulis’in mübadeleyle Yunanistan’a gitmesinin ardından, yapıya ilişkin ulaşılabilen en eski belge 1937 yılına ait olduğu tahmin edilen bina vergisi tahrir cetvelidir. Söz konusu belgede binanın mülkiyetinin “Mehmet Kalfa oğlu Ahmet Kemal Bey’e” ait olduğunu göstermektedir. Ayrıca 42 numaralı olarak belirtilen kâgir yapı “mesken-hane” olarak ifade edilmiştir.
Yapıya ilişkin 01.07.1944 tarihli kadastro beyannamesinde yapının Silivrili Demokrat Parti 8. dönem İstanbul Milletvekili Ahmet Kemal Silivrili’nin eşi Meliha Silivrili’ye ait olduğu görülmektedir.
Ahmet Kemal Silivrili’nin torunu, Jale Silivrili Öztarhan, Celal Bayar ve Adnan Menderes’in bu evde konuk edildiğini ifade etmiştir. Ayrıca tez sırasında binada görülen fotoğraflardan da ailenin dönemin yöneticileriyle yakın ilişkileri olduğu anlaşılmaktadır.
28.07.1972 tarihinde Meliha Silivrili’nin yapıyı çocukları Mehmet Saim Silivrili ve Akgün Silivrili’ye satmak istediği ilgili kadastro beyannamesinden anlaşılmaktadır.
Mehmet Saim Silivrili ve eşi Sabahat Silivrili ile Akgün Silivrili hayatlarını kaybetmiş olduklarından yapıya ilişkin bilgi edinmek üzere Akgün Silivrili’nin eşi Şevkiye Silivrili ve Mehmet Saim Silivrili’nin 1950 yılında bu evde doğan kızı Jale Silivrili Öztarhan’la görüşülebilmiştir. Jale Silivrili Öztarhan’dan alınan sınırlı bilgiler arasında, ailesinin 1975 yılında binadan ayrıldıklarını ve evin son kullanıcısı olan amcası Akgün Silivrili’nin yaşadığı bilgisi vardır.
Bu döneme ait yapının kullanıcılarından hiçbir fotoğrafa ulaşılamamıştır. Silivri Belediyesi’nin fotoğraf arşivinden alınan ve 1963 yılında çekilen hava fotoğrafında A. Stamoulis Evi ve batı sur duvarına bitişik konumda yer alan rampa gözükmektedir.
1975-1995 (Üçüncü dönem) Bu dönemde evin kullanıcısı olan Akgün Silivrili’nin eşi Şevkiye Silivrili’yle yapılan görüşmede 1983 yılında binaya birtakım müdahalelerde bulunulduğunu belirtmiştir. Söz konusu müdahaleler şöyle sıralanabilir: Bodrum kattan ara hole ulaşmayı sağlayan ahşap merdivenin kaldırılarak yerine dökme mozaik merdiven yaptırılmıştır.
Ayrıca bodrum katta mekanlarda yer alan demir kapılar yapılmıştır. Zemin katta hizmet mekanlarının olduğu kısımda yer alan giriş holü içinde ahşap bölücü eleman yerleştirilerek mekanlar oluşturulmuştur WC hacminin duvar ve döşemeleri ile ara holün merdiven önündeki kısmı seramikle kaplanmıştır. Zemin kat döşemeleri aynı cins karomozaikle kaplanmıştır. Mutfağın güneydoğu duvarında yer alan mermer lavabonun yanında güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda yer alan duvar kaldırılarak, daha önce yemek salonuna yardımcı servis mekanı olan bu hacim mutfağa katılmıştır. Mutfağın kuzeydoğu duvarında seramik kaplı bir tezgâh yapılmıştır.
Birinci katta yer alan WC hacimlerinin ve banyonun duvar ve döşemeleri seramikle kaplanmıştır. Aynı yıl binaya kalorifer tesisatı da eklenmiştir. 1993 yılına ait anıt fişinde yapının hala kullanıldığı ve günümüzde cephede görülen hasarların henüz oluşmadığı gözlenmektedir.
1995 sonrası (Dördüncü dönem) 1995 yılından itibaren boş kalan yapıda bekçi ve ailesi hizmet mekanlarının bulunduğu kısımda yaşamaktadır.
Binanın büyük bir kısmı boş ve bakımsızdır. Bu dönemde yapıda niteliksiz onarımlar yapılmıştır. Zemin katta yer alan mekanlarda çatıdan gelen su tavandaki ahşap kaplamanın çürümesine sebep olmuştur ve bu mekanları kullanan bekçi her iki tavanı da alçıpan plakla kaplamıştır. Ayrıca ıslak hacmin özgün döşemesi olan karo siman kaplamanın üstüne beton dökülmüştür.