Çanta Mahallesi, Silivri’nin batısında, E-5 ka­rayolu üzerinde ve yolun kuzeyinde, Silivri’ye 14 km. mesafede, 2000 sayımına göre 4,739, 70 rakımlı yeni bir mahalledir. Rakamlara ba­kılırsa köyün nüfusunun beş senede nerede ise iki misli artmış olduğu zannedilirse de işin esası öyle değil; sayımın pazar günü ol­ması ve sahildeki yazlıkçıların havanın gü­zelliğinden yararlanarak yazlık evlerinde bulunmasıdır. Köy 21836 dönüm araziye sahiptir.

Bugünkü yerleşim yeri, çanta mahallesinin dör­düncü yeridir. İlk yerleşim yeri, Bizanslılar zamanında Cambaz tepede bulunuyordu, burası sahile çok yakın olduğu için sık sık korsanların baskınına uğruyor, mal ve can­ları zarar görüyordu. Bir müddet sonra korsanların baskını tahammül edilemeyecek bir hal alınca bu yeri terk etmek mec­buriyetinde kaldılar.

Kendilerine korsanlardan korunabilecek yeni bir yerleşim yeri arayıp sonunda eski çanta köyü al­tındaki bugün Hasan çeşme ve Hüseyin çeşme ismiyle anılan iki çeşmenin ara­sındaki yere yeni köylerini kurdular. Bu yerleşim yerinde korsan belasından kur­tuldular fakat buraya yerleştikten bir zaman sonra hastalıktan ölmeye başladılar. Bu yeni yerleşim yerindeki derenin etrafındaki bataklıkta üreyen sivrisinekler, korsan be­lasından daha beter sıtma belasını bunlara aşılıyor ve ölümlerine sebep oluyordu. Bu­rada yüz seneden fazla kalamadılar, so­nunda ilgili makamlara başvurup bir çare bulmalarını istediler. Bunun üzerine köye bir bilirkişi heyeti gelip yeni bir yerleşim yeri aradılar ve eski çanta köyünü bu iş için uygun buldular.

Bugüne kadar gelen söylentilere göre; yeni yerleşim yeri ara­maya gelen ekip gelirken yanlarında bir çanta içinde yiyeceklerini de getirmişler, eski çanta köyü’nde bir düzlüğe oturup ye­meklerini yemişler, giderken de çantalarını burada unutmuşlar, heyeti gönderen amir­leri yeni yerleşim yeri olarak nereyi seç­tiklerini sorunca “çantuğayı unuttuğumuz yer” bu işe uygun demişler. Çantuğa Rumca çanta anlamına geliyormuş, işte bu nedenle bu köye önce çantuğa daha sonra da çanta ismi verilmiştir.

Yıllar sonra Çantalıların bu köyde de rahatı kaçmış, burayı da terk etmek mec­buriyetinde kalmışlardır. Çanta ve De­ğirmenköy aynı oynak fay üzerinde bu­lunduğu için Değirmenköy’de başlayan heyelan Çanta Köyü’nde de başlayınca 800 senelik bir yerleşim yeri olan burayı da terk etmek mecburiyetinde kaldılar. Çanta Köyü’nde heyelan (toprak kayması) 1966 yılında başladı.

İmar ve İskân Ba­kanlığı bugünkü yeri tespit ederek, köylüye 20 yılda ödemek şartıyla önce 9.000 TL. verdi. İlk olarak 13 hane yeni evlerini yapıp 1970 senesinde buraya taşındılar. İkinci parti yine İmar ve İskân Bakanlığı’ndan 15.000 TL. alıp 82 hane yeni evlerini yap­tılar, bundan sonra Köy işleri Ba­kanlığı’ndan 20.000 TL. borç alan 501 hane de evlerini yapıp 1972 yılında yeni köye gelip yerleşiyorlar. Bugün eski Çanta köyünde birkaç çoban aile kalmıştır. Eski Çanta ile yeni Çanta Köyü arasında 4,5 km lik bir ara vardır.

Çok eski devirlerde eski Çanta Köyü ya­kınlarında iki köy daha bulunuyormuş.

Eski Çanta’nın 1,5 km batısında Kavak çeşme yakınında Karaköy, 3,5 km. kuzeybatısında da Kurtulmuş köyleri bulunuyordu. Bu iki köy ile eski Çanta köyleri tamamen Rum köyleri idi. 1924 mübadelesinde Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’daki Türkler de Çanta Köyü’ne gelip yerleştiler. Bunların arasında Bulgaristan’dan gelen bir grup mu­hacir de bulunuyordu. Yunanistan’dan ge­lenlerin büyük bir kısmı Selanik yöresinden olup Patriyot dediğimiz ailelerdir, daha az bir kısmı da Yörüklerdir, bunların arasında biraz Dramalılarla çok az bir kısım da Rum çingeneler bulunuyordu. Bulgaristan’dan gelenler Yunanistan’dan gelenlerden daha az olup bunların bir kısmı Pomak bir kısmı da Karacaovalı’dır. Bugün yeni Çanta Köyü’nde yukarıda belirtilen topluluktan başka, Anadolu’nun değişik illerinden gelip buraya yerleşenlerin de hatırı sayılır bir top­lamı vardır.

Silivri yöresinin Yunanlılar tarafından işgali sırasında Çantalı Rum eşkiyalar, Türklere karşı hiçbir Rum köyünde görülmedik zulüm ve cinayetleri işlediler. Bunlar her fırsatta Silivri’yi ve Türk köylerini basıp Türkleri katlediyorlardı.

O sırada Silivri’de savcılık yapan Mahmut Hayrettin Belli isim­li vatansever, gizlice 10-15 kişiden mey­dana gelen bir çete kurarak geceleri Çanta Köyü’ne baskın yapar, sabahları da mah­kemedeki görevi başında bulunarak bu Rum eşkiyayı baskı altında tutmaktaydı.

Bu köyde tarihi eser olarak hiçbir şeye rast­lanmaz, eski köyde muhtarlık binası ile ca­minin bulunduğu yerde bir kilise bu­lunuyormuş.

Bugün yeni Çanta’da bir cami, bir ilk, bir ortaokul, bir Sağlık evi, bir PTT bu­lunmaktadır. Köyün elektriği ve içme su şe­bekesi mevcuttur. Köyün Marmara sahili yazlık evlerle tamamen dolmuştur. Köyün geçim kay­nağı çiftçilik ve hayvancılıktır, köy hu­dutları içinde fabrikalar bu­lunduğundan bir kısım halkın geçimi fabrika işçiliğindendir.