Hosia (Azize) Paraskevi 910-930 yılları arasında, yani 10. yüzyılın ikinci yarsında Bizans Trakya’sında yaşamış ve Epivates’te doğmuş.

Ailesi iyi bilinen ve saygın bir aileymiş. Büyük kardeşi Evtimos, Maydos (Eceabat) metropolitiymiş ve ölümünden sonra ona da aziz payesi verilmiş. Azize Paraskevi, rahibe olduktan sonra Kudüs’e gitmiş. Daha sonra İstanbul’a geçmiş, oradan da Epivates’e dönerken bugünkü adı ile Kallikrateia’da (Mimarsinan) 27 yaşındayken yaşamını yitirmiş ve burada toprağa verilmiş.

10.-11. yüzyılda yaşamış olan Epivatesli Azize Paraskeva’ya Bulgaristan’da Azize Petka denir. Kilise takvimine göre onun bayramı 14 Ekim’de kutlanır. Bu tarihte Bulgar halkı Petkovden gününü kaydeder.

Bulgaristan’ın ünlü Orta çağ din adamı Aziz Patrik Evtimiy’in büyük bir ilhamla yazdığı yaşam hikayesine göre Azize Petka, Epivates kasabasında Bulgar olan bir anne ve babanın ailesinde dünyaya gelmiştir. 1238 yılından 1396 yılındaki Osmanlı istilasına kadar onun kutsal naaşı eski başkent Veliko Tırnovo’nun ‘Azize Petka Tırnovska’ kilisesinde bulunur. Naaşının yüzlerce yıl süren memleket memleket dolaşımından sonra 1641’de Kuzey Romanya’nın Yaş şehri katedraline konulur ve bugüne dek tüm dünyadan dine inananları cezbeder.

Azize Paraskeva (Petka Bılgarska)  Bulgaristan’daki Doğu Ortodoks Hristiyanları tarafından çok sayılıp sevilen azizelerden biridir. Ülke genelinde birçok mabet onun ismini taşır. Bulgar Halkı mucizevi hekimlik yeteneğine ilişkin birçok efsane ve rivayet vardır. Onun kadın, lohusa ve eve himayecilik gücünü Bulgaristan Radyosu koleksiyonundan ‘Azize Petka’ya dair halk inanışları’ yazılar serisi dile getiriyor.

Rivayete göre Paraskevi daha 10 yaşındayken İsa’nın sesini duymuş ve kendini dine adamaya karar vermiş. Yine rivayete göre sıklıkla dilenci kılığına girer ve varlığını yoksullarla paylaşırmış. Ailesini kaybettikten sonra evini terk edip beş yılını İstanbul’daki yıkık Meryem Ana Kilisesi’nde geçirmiş.

İstanbul’dan sonra Kutsal Topraklara gitmiş, Kudüs’ü ziyaret etmiş ve Ürdün çölünde uzun yıllar yaşamış. Ölümün yaklaştığını sezdiğinde İstanbul üzerinden Selimpaşa’ya dönmüş ve iki yıl sonra da 27 yaşında ölmüş. Akrabaları olmadığından şehir surları dışına yabancı ve kimsesiz olarak gömülmüştür.

Uzun yıllar unutulan mezarının yakınlarına bir denizci gömüldüğünde, Paraskevi, çariçe elbiseleri içerisinde ve İsa’nın askerleri eşliğindeki yerli İsevi’ye ‘görünmüş’ ve buradan alınmasını rica etmiş. Kemikleri Kalikratia’daki ‘Aziz Apostollar’ kilisesine taşınmış.

Aziz Paraskevi’nin bedeni 1238 yılında Bulgar Kralı II. Ivan Asen tarafından Bulgaristan’ın Tırnova şehrine getirtilmiş. Orada Azize Paraskevi adına yapılan kilisede uzun bir süre kalmış. 1389’da bedeni Sırbistan, Belgrad’a nakledilmiş. 1397’de Bayazıt tarafından Sırp kralı Stefan Lazareviç’e verilen kemikler 1521 yılına kadar Belgrad’da kalmış. 1521’de Kanuni Sultan Süleyman döneminde bedeni İstanbul’a getirilmiş ve Patrikhane’ye verilmiş. Daha sonra bedeni 1641 yılında Moldova Prensi Ioan Lupi için bir hediye olarak Romanya’da bulunan Iaşi şehrindeki Metropolitan Katedrali’ne bağışlanmış. 1641 yılından bu yana Azize Paraskevi’nin kemikleri halen orada muhafaza ediliyor.

Günümüzde Bozcaada ve hemen hemen tüm balkan ülkelerinde Azize Paraskevi’nin adını taşıyan pek çok küçük manastır, şapel ve kilise bulunuyor.

14 Ekim Hosia Paraskevi’nin anma günü. Özellikle bu tarihte dünyanın dört bir yanından insanlar Romanya’nın Iaşi kentindeki Metropolitan Katedrali’ne akın ederler ve günler öncesi kilise önünde sıraya girip Hosia Parakevi’nin tabutuna dokunmak için beklerler.

Gezgin hayatı, Paraskevi ile ilgili bir kültün doğmasına yol açmış. Hayatı, adı bilinmeyen bir yazar tarafından zamanında kaleme alınmış olsa da, kanunlara uygun olmadığı için İstanbul Patriği IV. Muzalon tarafından din adamı Vasilius’a yeniden yazdırılmış. Bu yazmanın orijinali kayıptır.

Silivri’deki Hosia Paraskevi Kilisesi hakkında bilginiz var mı? Şu anda yerinde bir park bulunan kilisenin, Azize’nin doğduğu yerin üstüne kurulduğu rivayet ediliyor. Mimari olarak görkemli bir yapısı olan kilise maalesef bugüne kadar korunamamış. Dönemin siyasal ve dini görüş ayrılıkları ve kişisel çıkarlar yüzünden yıkılmış. Bugün bölgemizde olsa, turizme fazlasıyla katkıda bulunacağını düşünüyorum.

Türkçe anlamı ‘yolcular’ olan Epivates, denizciler için bir uğrak liman köyüymüş. Karadeniz’den Akdeniz’e veya tam tersi güzergaha geçen gemiler buraya uğrar, mola verirmiş. Şaraphaneleri, üzüm bağları ile bilinen bir Rum köyüymüş. Roma İmparatorluğu yıkılmaya yüz tuttuktan sonra başkentini İstanbul’a taşımaya karar verince, Epivates önemli bir durak noktası haline gelmiş. Hatta başkente giden bazı Romalılar bu bölgede kalmaya karar vermiş.

Bugünkü Selimpaşa’da ve çevresinde Epivates’ten kalıntı olarak Eski şaraphaneler, okullar, cami olarak kullanılan kilise ve birkaç eski eve rastlamak mümkün. Tabii bunların bazıları ne yazık ki harabe halinde.

Selimpaşa, yıkılan Azize Paraskevi kilisesinden hariç bir de Aziz George Kilisesine ev sahipliği yapar. Hatta bazı internet sitelerinde bu iki kilise çok sık birbiriyle karıştırılır. Aziz George (Aya Yorgi) Milattan Sonra üçüncü yüzyılda İmparator Diocletianus zamanında yaşamış bir Roma askeriymiş. Trakya’da önemli bir azizmiş. 1817 yılındaki büyük yangına kadara Epivates’de dört kilise varmış: Aziz Theodoroi, Meryem Ana, Azize Paraskevi, Aziz George kiliseleri.

Kiliselerin inşa tarihleri bilinmiyor. Epivates’de 1817 yılının Ağustos ayındaki büyük yangında tahrip olduktan sonra, 1818 yılında Moldova Prensi’nin desteğiyle bugünkü Romanya’nın Iaşi şehrindeki Metropolitan Katedrali’nden, Azize Paraskevi Kilisesi’ne olduğu gibi Aziz George Kilisesi’ne de maddi yardım sağlanarak onarıldı.

Epivates, bölgenin Bizans döneminde kullanılan ismi ve kelime karşılığı ‘yolcular’ anlamına geliyor. Bigados ise Osmanlı döneminde kullanılmış; sulak yer, suyu bol anlamı taşıyor. Selimpaşa ise bölgenin Cumhuriyet dönemindeki, yani bugünkü adı; Osmanlı padişahlarından Sultan II. Mahmut’un vezirliğini yapmış, önemli bir şahsiyet olan Selim Paşa’dan geliyor.

Epivatesli Azize Paraskeva Kilisesi

Hosia Paraskevi, 900’lü yıllarda Selimpaşa/Epivates’te doğmuştur. Kilise yapısı; inançlar gereği, Azize Paraskevi’nin doğup büyüdüğü evin üzerine kurulmuştur. Tarihsel süreç içerisinde kilisenin maruz kaldığı yangın ve ibadet için yeterli olmamasından dolayı mevcut yerinde ve daha büyük bir şekilde 1884-85 yılında yeniden inşasına başlanmıştır.

Azize Pereskeva Kilisesi Yıkılmadan önce

Doğu Trakya’nın en büyük kilise yapılarından biri olduğu düşünülen Paraskevi Kilisesi, Bazilikal plan şemasına aittir. 1979 yılında doğal olmayan koşullarla tamamen yıkılan kilisenin, temel ve beden duvarlarının bir kısmı halen durmakta, diğer bölümlerinde ise çocuk parkı yer almaktadır.

Azize Pereskeva Kilisesi Yıkıntısı

Bugün bu kültürel mirasın beden ve temel duvarlarının mevcudiyetini koruduğu, beden duvarlarının bulunduğu alanda bir parkın ve alan içerisinde ağaçların bulunduğu hali kayıtlarımıza alınmıştır.

Kilise alanında büyüyen ve köklenen ağaçların kültürel miras yapının duvarlarına zarar vermeye başladığı, yapıya ait taşların yerlerinden oynamasına sebep olduğu gözlemlenmiştir. Önlem alınmadığı takdirde uzun olmayan bir vadede tamamen yıkılacağı anlaşılmaktadır.