1433 yılında Silivri’den geçen Bertrandon de la Broquiere birkaç sözcükle bu ka­sabayı şöyle anlattı: “Türklerin hiçbir zaman alamadığı silahla donatılmış Sa­lubrie (Silivri) kenti, İstanbul ile Galliopoli (Gelibolu) arasında. Kalenin altında, uçu­rumun yanında küçük bir liman var. (P. Belon da Silivri için şöyle yazmaktadır: “Özet olarak Silivri mademki du­varlarından mahrumdur, o halde şehir sa­yılmaz.”) Nihayet Bizans imparatorluğunun elinde kalan ve son kalelerden biri olan Si­livri, çok çabuk gelişen Türk egemenliğine girmekten geçici olarak kurtulmuştur. 1453 yılı haziran ortalarında Silivri Kalesi ka­pılarını 2. Mehmet’in ordularına açmak zo­runda kalmıştır.