Danimarka kralı 5. Frederik’in Arabistan’ı araştırmak üzere görevlendirdiği altı kişilik heyet 1761’de Kopenhag’dan yola çıkar. İzmir’e ve oradan da İstanbul’a gelirler.

Bir süre sonra yine deniz yoluyla İskenderiye’ye, Kızıldeniz üzerinden Yemen’e ve oradan da Hindistan’da Bom­bay’a giderler. Burada heyetten yalnızca Alman arazi mühendisi Carsten Niebuhr sağ kalmıştır. Çıktığı uzun ve zorlu dönüş yolculuğunda yeniden İstanbul’dan geçer. 8 Haziran 1767’de Edirne’ye doğru kervan yolculuğu başlar.

Niebuhr, Danimarka’ya dönünce yolculuk anılarını yayınlar (1774). “Entdeckungen im Orient. Reise nach Arabien und anderen Laendern” (Doğu da Keşifler. Arabistan ve Başka Ülkelere Yolculuk) adıyla 1973’te yeniden yayınlanan bu eserden Silivri ile il­gili bölüm alınmıştır:

“…Arkadaşlarımla vedalaştıktan sonra, ak­şamleyin kervanın toplanacağı Kü­çükçekmece’ye doğru yola koyuldum. Bu­rada  kent kapılarının birinin önünde gör­düğüm manzarayı daha önce bütün yol­culuğum boyunca görmemiştim: Yolun iki yanında bulunan kazıkların her birine bir insan geçirilmişti. Beş kazıkta beş adam vardı. Öğrendiğime göre, bunlar Bal­kanlar’da yol kesip, yolcuları öldürdükleri için kazığa oturtulmuşlardı. Ben de bu yol­dan gidecektim: Ama, haydutlarla burada karşılaşmış olmak, Balkanlar’da kar­şılaşmaktan daha iyiydi.

“İstanbul-Edirne yolu mükemmel. Ara­bacıların ve at kiralayanların hesabına göre 44 buçuk saat sürüyor.

“Bu bölgede hava güzel olduğundan ve her yerde besili çayır gördüğümüzden, nadiren bir köyde, çoğunlukla açık havada ko­nakladık. Köylüler bize seve seve yiyecek sağladılar. Burada: altı öküzün çektiği büyük karasabanlara rastladım. Tırmığa ise hiçbir Doğu ülkesinde rastlamadım.

“ikinci menzilimiz Büyükçekmece’yi kolay kolay unutmayacağım. Bu köyde, yanımda bulunan her şeyi tek tek çıkarıp güm­rükçülere yoklatmak zorunda kaldım. Her şey olup bittiğinde ödeyecek neredeyse hiç­bir şeyim kalmamıştı.

“Silivri’de (eskiden Selymbria) ikinci sürprizle karşılaştım. Hem Rum hem de Türk sakinleri olan bu küçük kasabada iki si­nagogları olan yüz kadar da Yahudi ya­şıyordu. Müslümanlar onlara hiçbir bi­çimde engel olmuyorlardı.

“Karıştıran’da Sultan’ın bir yazlık köşkü bu­lunuyor. Burada yeraltında su yolları gör­düm…”