Mestrius Plutarchus veya Plütark (Yunanca: Πλούταρχος Plutarhos; MS 46 – 120?), Yunan tarihçi, biyografi ve deneme yazarı. Ayrıca orta dönem Platonculardandır.[1] Plutarkhos Delfi’nin yaklaşık 35 km doğusunda bulunan Chaeronea, Boeotia Yunanistan’da dünyaya gelmiştir. Plutarkhos’un ciltlerce eser yazmış olduğu belirtilmektedir. Lampria Katalogu adlı bir antik katalog listesinde 227 eseri olduğu bildirilmiştir. Paralel Yaşamlar ve Moralia adlı iki toplanmış eseri günümüze ulaşmıştır.

Yunanlı yazar Plutarkhos (M.S. 46-119), “Alkibiades’in Yaşamı” adlı eserinde, M.Ö. 408’de Alkibiades’in Selymbria, Silivri’yi kuşatıp alışını şöyle anlatıyor:

…Bundan sonra yelken açıp Marmara De­nizi’ne, çevreden para yardımı toplamak üzere yollandı; orada Selymbria kentini ele geçirdi. Bu kente karşı giriştiği savaşta, ace­leciliği yüzünden kendini büyük tehlikeye atmıştı.

Kent içinden bazı kişiler hainlik yo­luyla kenti ona teslim etmeye nice zamandır söz vermişlerdi. Bunlar, kent içinde durumu ayarlayıp, kendisinin dıştan kapılara sal­dırması için meşale yakarak işaret ve­receklerdi. Ama hainlik edeceklerden biri, bu işe kalkışmaktan pişmanlık duymaya baş­ladı; ötekilerde, niyetlendiğimiz işi an­layacaklar diye korkuya kapılıp, zamansız olarak meşale yaktılar, işaret verdiler.

Alkibiades, tutuşturulmuş meşalenin havaya kaldırıldığını görür görmez, ordusu saldırıya hazır olmadığı halde, surlara doğru koşmaya başladı. Bu sırada yanında yalnız 30 asker bulunuyordu; geride kalanlara, ‘Haydi siz de çabuk olun, arkamdan koşun’ diye ba­ğırmıştı. Surlara vardığında giriş kapısını açıl­mış buldu ve yanında yalnız o ilk 30 asker, bir de arkadan koşup yetişebilen 20 hafif si­lahlı asker içeri girdi. Az sonra kentin iç bö­lümüne ulaşıverdiler, ama bir de baktılar ki tüm çevrelerine tepeden tırnağa silahlı Selymbria’lılar dolmuş, onlara doğru koşa koşa geliyorlar. Orada kalsa, gelenlerle dö­vüşse, kurtuluş umudu yok; ama o güne dek hiç yenilmediği için, savuşup kaçmak da kendisine ağır geldi. Böylece, boru çaldırıp herkesi sessiz durmaya çağırarak, adam­larından birine, ‘Selymbria’lılara söyle, Ati­nalılara karşı silah kullanmasınlar’ diye bir duyuru yapmasını buyurdu. Savaş için kı­zışmış durumda gelen kent halkı bu olay üzerine yavaşladı, duruldu; çünkü tüm Atinalıların kent surlarından içeri girdiğini sanmışlardı; zaten barışa niyetli olan kent­liler de büsbütün umutlandılar. Burada baş­layan görüşme süre giderken ve taraflar bir­birlerine isteklerini önerirken, Alkibades’in tüm ordusu kente girdi. Gördüklerinden, Selymbria’lılar zaten barışa yatkın olduğunu anlayan Alkibiades, üstelik kendi ordusuna sırf onu sevdikleri için gönüllü olarak ka­tılmış kalabalık sayıdaki Thrak’ların kenti yakıp yıkacaklarından, talan edeceklerinden çekindiği için- ordusuna, surlar dışına çıkma buyruğunu verdi. Selymbria’lıların boyun eğ­mesi üzerine, onları çapula uğramaktan kur­tardı, yalnızca onlardan para aldı, ayrıca bu­rada kent içine bir Atina birliği yerleştirdi, ayrıldı”.